İİK'nın 45. maddesi gereğince alacağı rehinle temin edilmiş olan alacaklının, öncelikle rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmak zorunda olduğu, rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takip yapmadan ilamlı veya ilamsız icra takibi ve borçlu iflasa tabi kimselerden ise iflas yolu ile takip yapamayacağı, rehnin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takip sonunda alacaklı alacağın karşılanmayan kısmı için ilamlı veya ilamsız takip yapabileceği, buna göre alacaklının önce ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapması yasal zorunluluk olduğundan mükerrerlik iddiasının ancak rehnin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takip dışındaki diğer takipler yönünden ileri sürülebileceği, bu nedenle mükerrerlik iddiasının yerinde olmadığı- Takip dayanağı ipotek akit tablosu kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını içerse de alacaklı tarafından borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ve borçluya örnek 9 ödeme emri gönderilmesinde yasaya aykırılığın bulunmadığı, ipoteğin belirtilen niteliği borçlunun itirazında ve yargılama sırasında borcu olmadığı veya borcun ödendiğine ilişkin bir belge de sunmadığı, ipotek belgesinin İİK'nın 68 maddesinde sayılan belgelerden olduğu dikkate alındığında mahkemece itirazın kaldırılmasına, takibin devamına ve asıl alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine ilişkin kararın yerinde olduğu-
Taraflar arasındaki birleştirilen tapu iptali, tescil ve kooperatif ortaklığının tespiti davaları-
Tapudaki satış bedeli dışında yapılan ödemelerin davalı 3. kişi tarafından devir tarihi veya devir tarihine yakın tarihli banka hesap hareketleri, banka ödemesi, kredi kullanımı gibi delillerle ispatlanması mümkün olup bu belgelerdeki meblağların tapudaki bedele eklenerek bedel farkının varlığının değerlendirilmesi gerekeceği-
Devletin, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlendiği, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağladığı, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğunu kabul ettiği, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunun olduğu- TMK' nin 1023. maddesine göre, tapu kütüğündeki sicile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımının korunacağı, aynı ilkeyi tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024. maddenin 1. fıkrasına göre, bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3. kişinin bu tescile dayanamayacağı-
Nizalı taşınmazın tapulama tutanağı ve ekinde bulunan vergi ihbarnamesindeki açıklamalara göre, tapu kayıt malikinin kim olduğu anlaşılabilmektedir. Malikin tapu kütüğünden anlaşılamaması hali; taşınmazın sahibinin kim olduğunun bilinmesine yarayacak gerekli bilginin tapu sicilinden çıkarılmasının imkânsız olmasıdır. (HGK.’nun 10.04.1991 tarih 1991/8-51 E, 194 K sayılı ilamı). Diğer yönden, kayıt malikinin veya mirasçılarının ve bunların adreslerinin bilinmemesi, tanınmamaları, kendilerine tebligat yapılamamış olması, o kişinin bilinmeyen kişi olarak nitelendirilmesini gerektirmez. Bu kapsamda, mahkemece kayıt malikinin bilinen kişi olduğu dikkate alınarak bu sebep yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş olmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
“Bedelde muvazaa yapıldığı”na ilişkin iddianın, ileri süren (davacı) tarafça kanıtlanması gerektiği, keşifte tesbit edilen bedelin bu konuda yeterli sayılamayacağı -
Mahkemece, öncelikle imzayı inkâr eden davacı tarafından senedin tanzim tarihinden önceki örnek imzaları ilgili yerlerden(tapu sicil, nüfus, seçim kurulu, belediye, vergi dairesi, bankalar v.b.) celp edildikten sonra konusunda uzman bilirkişi kurulu aracılığıyla, davacı itirazları da gözetilerek münker imza ile toplanan mukayese imzalar karşılaştırılarak, düzenlenecek rapora göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar oluşturulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Taraflar arasındaki menfi tespit davası-
21.6.1987 gün ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden sonra yeni yasal düzenlemeye dayanılarak imar ihya nedeniyle açılan tapu iptal ve tescil davalarında, kanunun yürürlüğe girmesinden önce açılıp da reddedilerek kesinleşmiş bulunan tapu iptal ve tescil davalarına ilişkin kararların, o kararlarda imar ihya olgusu sabit görülmüş olsun veya olmasın kesin hüküm oluşturacağı-
İİK’nun 72.maddesine dayalı menfi tespit, tazminat tahsili ve ipoteğin terkini talebiyle açılan davada, ipotek akit tablosunun konusu karz ipoteği olup,resmi senette yazılanın aksini savunan davacının bu hususları ispat etmesinin gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.