Taraflar arasındaki birleştirilen tapu iptali, tescil ve kooperatif ortaklığının tespiti davaları-
Tapudaki satış bedeli dışında yapılan ödemelerin davalı 3. kişi tarafından devir tarihi veya devir tarihine yakın tarihli banka hesap hareketleri, banka ödemesi, kredi kullanımı gibi delillerle ispatlanması mümkün olup bu belgelerdeki meblağların tapudaki bedele eklenerek bedel farkının varlığının değerlendirilmesi gerekeceği-
Devletin, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlendiği, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağladığı, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğunu kabul ettiği, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunun olduğu- TMK' nin 1023. maddesine göre, tapu kütüğündeki sicile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımının korunacağı, aynı ilkeyi tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024. maddenin 1. fıkrasına göre, bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3. kişinin bu tescile dayanamayacağı-
Nizalı taşınmazın tapulama tutanağı ve ekinde bulunan vergi ihbarnamesindeki açıklamalara göre, tapu kayıt malikinin kim olduğu anlaşılabilmektedir. Malikin tapu kütüğünden anlaşılamaması hali; taşınmazın sahibinin kim olduğunun bilinmesine yarayacak gerekli bilginin tapu sicilinden çıkarılmasının imkânsız olmasıdır. (HGK.’nun 10.04.1991 tarih 1991/8-51 E, 194 K sayılı ilamı). Diğer yönden, kayıt malikinin veya mirasçılarının ve bunların adreslerinin bilinmemesi, tanınmamaları, kendilerine tebligat yapılamamış olması, o kişinin bilinmeyen kişi olarak nitelendirilmesini gerektirmez. Bu kapsamda, mahkemece kayıt malikinin bilinen kişi olduğu dikkate alınarak bu sebep yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, delillerin takdirinde hataya düşülerek yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş olmasının hükmün bu nedenle bozulmasına sebep olacağı-
“Bedelde muvazaa yapıldığı”na ilişkin iddianın, ileri süren (davacı) tarafça kanıtlanması gerektiği, keşifte tesbit edilen bedelin bu konuda yeterli sayılamayacağı -
Mahkemece, öncelikle imzayı inkâr eden davacı tarafından senedin tanzim tarihinden önceki örnek imzaları ilgili yerlerden(tapu sicil, nüfus, seçim kurulu, belediye, vergi dairesi, bankalar v.b.) celp edildikten sonra konusunda uzman bilirkişi kurulu aracılığıyla, davacı itirazları da gözetilerek münker imza ile toplanan mukayese imzalar karşılaştırılarak, düzenlenecek rapora göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar oluşturulmasının hükmün bozulmasına neden olacağı-
Taraflar arasındaki menfi tespit davası-
21.6.1987 gün ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun yürürlüğe girmesinden sonra yeni yasal düzenlemeye dayanılarak imar ihya nedeniyle açılan tapu iptal ve tescil davalarında, kanunun yürürlüğe girmesinden önce açılıp da reddedilerek kesinleşmiş bulunan tapu iptal ve tescil davalarına ilişkin kararların, o kararlarda imar ihya olgusu sabit görülmüş olsun veya olmasın kesin hüküm oluşturacağı-
İİK’nun 72.maddesine dayalı menfi tespit, tazminat tahsili ve ipoteğin terkini talebiyle açılan davada, ipotek akit tablosunun konusu karz ipoteği olup,resmi senette yazılanın aksini savunan davacının bu hususları ispat etmesinin gerekeceği-
Zamanaşımının alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden “dava edilebilme” niteliğinden yoksun kalınmasını ifade ettiği- Alacağın salt zamanaşımına uğramış olmasının, onun eksik bir borca dönüşmesi için yeterli olmadığı, bunun için borçlunun, kendisine karşı açılmış olan alacak davasında alacaklıya yönelik bir def'ide bulunması gerektiği- Eser sözleşmesinin yüklenicinin bir eser meydana getirmesi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme olarak nitelendirildiği- Taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olmasının resmî şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlı olduğu, bu nedenle taşınmazların harici, başka bir deyişle resmî şekle uyulmaksızın satışının geçersiz olup bu şekilde yapılmayan sözleşmelerin mülkiyetin nakli sonucunu doğurmadığı- Geçersiz sözleşmelerde taraflar sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde verdiklerini iade ile yükümlü iseler de, harici taşınmaz satış sözleşmelerinde satıcının kararlaştırılan şekilde tapuda ferağ vermeye yanaşmayıp ifayı da imkânsız hale sokacak şekilde taşınmazı üçüncü kişiye devretmesi halinde alıcının ferağ ümidinin son bulduğu tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde sözleşme bedelinin iadesini isteyebileceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.