Tapu kütüğünde malik sütununun boş bırakılması, silinmesi ve yeniden yazılmaması, soyut ve nam-ı mevhum adına (mevcut olmayan hayali kişi) yazılması, hiç yaşamamış ve kaydının herhangi bir yerde bulunmamış olması, malik adının müphem, yetersiz ve soyut gösterilmiş olması gibi durumlarda malikin kim olduğunun anlaşılamadığı kabul edilmesi gerekeceği, fakat tapu kaydı, tedavül kayıtlar, tapulama tutanağındaki açıklamalara göre davalı kayıt malikleri H. anası F., H. oğlu D., H. oğlu A., H. oğlu İ., H. oğlu S. ve A. karısı H. tanınan ve bilinen kişiler olup, maddede yazılı koşulların gerçekleştiğinin kabule olanak bulunmayacağı-
Hukuki sebepli olağanüstü kazandırıcı zamanaşımına dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin davada, kayıt malikinin, tanınmıyor, hatırlanmıyor olması, adresinin tespit edilememesi, tebligat yapılamaması, uzun yıllar önce taşınmış ya da ölmüş olması, mirasçılarının belirlenememesi gibi hususlarda o kişinin tapu kütüğünde maliki bilinmeyen kişi olarak nitelendirilmesini gerektirmeyeceği, yine, tapu sicili ekindeki kadastro tutanağı, tedavül (el değiştirme) ve bunlara esas kayıt ve belgelerden tapu malikine ilişkin bilginin mevcut olması durumunda da bilinmeyen kişi olarak kabul edilemeyeceği- Tapulama tutanağında aynen "...adlarına tahdit ve tespit yapıldı." yazılmış olduğuna göre, tapu malikinin kim olduğu belli olup TMK'nın 713/2 koşulları oluşmadığından bu sebeplerle davanın reddinin gerektiği-
Ormanların Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğu, bu gibi yerlerin zilyetlikle kazanılamayacağı, o halde geniş bir alanı kapsayan taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığının tespit edilmesi gerekeceği-
Mahkemece, çekişmeli taşınmazın bulunduğu yöreye ait en eski tarihli dahil memleket haritası ve hava fotoğraflarının tamamı ile varsa amenajman planı ve komşu parsellere ait kadastro tutanakları, tutanaklar kesinleşmiş ise tapu kayıt örnekleri ve tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise mahkeme karar örnekleri ilgili yerlerden getirtilip, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek ayrı ayrı 3’er kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir ziraat mühendisi, bir fen elemanı ve bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi aracılığıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
Çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri, ayrıca hava fotoğrafı stereoskop aleti ile inceletilip çekişmeli taşınmazın dava edilen bölümleri üzerinde neler gözüktüğünü belirtir şekilde ayrı renklerle işaretli ve bilirkişilerin onayını taşıyan, duraksamaya yer vermeyecek nitelikte kroki düzenlettirilmeli, 107 ada 1 parselin dava edilen bölümlerinin 6831 sayılı Kanunun 17/2. maddesi uyarınca orman içi açıklık niteliğinde orman sayılan yerlerden olup olmadıkları araştırılmalı, taşınmazların orman sayılan yerlerden olduğunun tespiti halinde ormanların kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla edinilemeyeceğine karar verilmesi gerektiği-
İştirak halindeki (elbirliğiyle) maliklerden birisinin itirazının, tapulama tutanağının kesinleşmesini önleyeceği -
Mahkemece tespit dışı nedeni, taşınmazın niteliğinin belirlenmesi, imar durumunun açıklığa kavuşturulmasının, 3402 sayılı Yasa’nın 17. maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının değerlendirilmesinin, toplanan tüm delillerin değerlendirilmek suretiyle davacı yararına kazanma koşullarının oluşup oluşmadığının belirlenmesinin gerekeceği-
Hakkında hüküm kurulan H.U. taşınmaz üzerindeki binada bağımsız bölüm maliki olup, kendisine, açılan davada husumet yöneltil­memiş, dahili dava yoluyla davaya iştiraki sağlanmış olduğundan bir kimseye, dahili dava yoluyla taraf sıfatı kazandırılmayacağı ve onun hakkın­da hüküm kurulmasının da doğru olmadığı-
Senet kapsamına girmeyen ve miras bırakandan intikal eden diğer taşınmazların paylaşılmadığının gerek davacının gerekse davalıların beyanları ile sabit olduğu, davalıların paylaşım ve pay satımına dayandıkları, davacı Ş.’nin payının satıma konu olduğunun da kanıtlanamadığı, Ş.’den başka diğer mirasçıların davada taraf oldukları halde aleyhlerine olan kararı temyiz etmedikleri ve miras payı isteminde bulunmadıkları, bu nedenle olayda 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 30/2.maddesinin de uygulanmasının mümkün olmayacağı, hal böyle olunca, miras bırakanlar tarafından satıma konu olmayan parsellere ait tesbitlerin iptali ile davacıya isabet eden payın onun adına, geriye kalan payların ise tesbit gibi davalı kişiler adına tesciline karar verilmesinin gerekeceği-
Mirasçı bırakmadan vefat eden kişinin mallarının Hazineye kalacağı -Bu yerler hakkında «kazandırıcı zamanaşımı» hükümlerinin uygulanamayacağı -

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.