Hükmün tavzihi yoluyla ilk kararda belirlenmiş olan doğum tarihinin ek kararla değiştirilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, hüküm kurulurken çelişkili sonuçlardan kaçınılmasının gerekeceği-
3561 sayılı Kanuna dayalı olarak açılan kayyım atanması istemi-
Evlenmenin butlanı davasında verilen yetkisizlik kararı, davacı tarafından temyiz edildiğinden, davacının dava tarihi itibarıyla merkezi adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresinin nüfus müdürlüğünden sorulması ve taraf delilleri toplanarak yetki itirazının hadise şeklinde incelenmesi ve hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
Doğum tarihinin tapu kütüğünde bulunması gereken bilgilerden olmadığı-
Soybağı davaları ile nüfus düzeltim davaları arasında davanın tarafları, dava açması süresi ve ispat kuralları bakımından ciddi ayrımlar bulunduğu- Ana ile soybağının kurulması (doğuran kadının tespit edilmesi) hâlinde, çocuk ve doğuran kadın arasında soybağı doğrudan kurulacağına göre, davalıyı doğuran annenin öncelikle belirlenmesi gerektiği- Gerçek annenin tespit edilmesi sonrasında ise babalık karinesine dayalı olarak babanın belirlenmesinin mümkün olduğu-  Babalık karinesinden faydalanma söz konusu olmaksızın kocanın nüfus kütüğüne kaydedilen çocukla koca arasında soybağının kurulması söz konusu olmadığı için böyle bir durumda çocuk ile koca arasında soybağının bulunmadığının tespitine yönelik olarak açılacak davanın "soybağının reddi" davası değil, yanlış kaydın düzeltilmesi amacına yönelik kayıt düzeltme davası olduğu-  Davalının anne ve baba isimlerinin değişmesi durumunda miras durumunun da değişikliğe uğrayacağı, bir başka anlatımla davalının mirasçılıktan çıkarılması durumunun gündeme geleceği, bu itibarla ortaya çıkacak hukuki sonuçlar ve kamu düzenine ilişkin bu tür davalarda doğru sicil oluşturulması zorunluluğu dikkate alındığında gerektiğinde DNA testinin yaptırılmasında yarar bulunduğu- Davanın açıldığı asliye hukuk mahkemesince "görevsizlik kararı" verildiği ve temyiz edilmeksizin kesinleştiği, dosya kendisine gönderilen aile mahkemesince de görevsizlik kararı verilerek temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine görev uyuşmazlığı yönünden Yargıtay 17. HD'nce; davanın niteliğine göre aile mahkemesinin yargı yeri olarak belirlenmesine karar verildiği, mahkemece merci tayini kararı sonrasında hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine dair verilen kararın Yargıtay 8. HD.'nce bozulduğu ve mahkemece merci tayini kararı gereğince davanın soybağının reddi davası olarak kabulünün zorunlu olduğu gerekçesiyle direnme kararı verildiği uyuşmazlıkta mahkemece davacı tarafından açılan davanın "nüfus kayıt düzeltim" davası olarak kabul edilerek işin esasına girilmesi ve davaya nüfus müdürlüğünün de katılımı sağlanarak deliller toplandıktan sonra karar verilmesi gerektiği-
Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçılarının isteyebilecekleri, bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanunu'nun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi birinin de tek başına tapuda murisin kimlik bilgilerinin düzeltmesini isteyebileceği, ayrıca bu işlerin, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılmasının da mümkün olduğu, böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin takip yetkisinin olduğu-
Nüfus Hizmetleri Yasasına göre açılan kayıt düzeltme davalarının, kamu düzeni ile yakından ilgili olan davalardan olduğundan bu davalarda tarafların veya tanıkların beyanları ile bağlı kalmaksızın gerçeği araştırıp, doğru sicil oluşturması gerektiği, yaşının düzeltilmesi istenilene hastane sağlık kurulunca verilen ve bilimsel nitelik taşıyan yaş tespiti raporu esas alınarak doğum yılının bu rapora ters düşmeyecek ve diğer kayıtlarla da çelişki yaratmayacak biçimde düzeltilmesi gerekirken, adı geçenin yaşının istem gibi düzeltilmesine karar verilmesinin bozmayı gerektireceği-
Baba hanesinde kayıtlı ...'nun nüfusta anne hanesi ile bağ kurulmasına karar verilmekle yetinilmesi gerekirken annenin nüfus kaydına da tesciline hükmedilmesinin doğru olmadığı-
Nüfus kayıtlarındaki düzeltme davaları kamu düzeni ile yakından ilgili olup, mahkemeler hiçbir kuşku ve duraksamaya neden olmaksızın doğru sicil oluşturmak zorunda olduğundan salt taraf beyanları, tanık anlatımı ve köy muhtarınca mahkemeye hitaben yazılı beyan ile yetinilmeyip, iddia ile ilgili olarak DNA testi yaptırılıp, alınacak rapor da gözetilerek karar verilmesi gerektiği-
TMK. 404 üncü maddesinde velayet altında bulunmayan küçüklerin vesayet altına alınacağı düzenlenmiş olup, velayet hakkı, münhasıran anne ve babaya tanınan bir hak olup, evlat edinme hali hariç, anne ve baba dışında hiç kimseye tevdi olunamayacağından, mahkemece velayetin anne olmayan bir kişiye verilmesinin doğru olmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.