İlâmda alacağın «ilâm tarihinde» muaccel olacağı, bu nedenle ilâmda faiz hakkında hüküm bulunmaması -hatta, faiz isteğinin açıkça reddedilmiş olması- halinde, alacaklının «ilâm tarihi» veya «takip tarihi»nden itibaren faiz isteyebileceği–
Davacı tarafından davalıya alacağın ödenmesi içinde ihtarname keşide edilerek ödemenin 7 gün içerisinde yapılması talep edilmiştir. Bu durumda temerrüt tarihi, ihtarnamenin borçluya tebliğ edildiği tarihe ilave edilecek 7. günün sonudur. Diğer yandan taraflar arasında sözleşme ile temerrüt faiz oranı kararlaştırılmadığından, alacağa 3095 sayılı Yasa uyarınca temerrüt faizi uygulanması gerekeceği-
Davacı, icra takibinde açıkça temerrüt faizi istemiş olup 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 25. maddesi gereğince, hakim taleple bağlı olduğundan mahkemece talep edilmeyen vade farkının hüküm altına alınmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğu-
İlamın infaz edilecek bölümünün hüküm kısmı olup icra mahkemesince yorum yolu ile değiştirilemeyeceği- Kararda açıkça en yüksek faiz oranlarının uygulanmasına hükmedilmediğinden düşük veya yüksek faiz oranının uygulanması gerektiğine ilişkin kanaat belirtilemeyeceği-
Kira bedellerinin adına yatırıldığı banka hesaplarına ilişkin hesap ekstrelerinin getirtilerek ödemelerin netleşmesi gerektiğine değinen bozma ilamına uyulduğu halde hesap ekstrelerinin hepsinin getirtilmediği gibi bilirkişi incelemesinde de bu hususların gözetilmediği, kiraya verilen yer konut olduğu halde konut için yapılan ödemelerin ayırt edilmediği, hesapta belirtilmediği ,ayrıca faize itiraz olduğu halde faiz hesabı da yapılmadığı anlaşıldığından kararın bozulması gerektiği-
Konusu kaçak elektrik olan icra takiplerinde; söz konusu eylem haksız fiil niteliğinde olması nedeni ile kaçak elektriğin kullanıldığının tespit tarihinden itibaren, temerrüt faizi istenebilirse de, davacı alacaklı icra takibinde faizin başlangıcı olarak daha sonraki bir tarihi seçmekle mahkemece taleple bağlılık kuralı uyarınca, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
Aynı takibe ilişkin olarak alacaklının ikame ettiği itirazın iptali davasında verilen hüküm ile buna dayanak takipte istenilip itirazın iptali davasının müddeabihinin içinde yer alan "işleyecek faiz miktarına" ilişkin menfi tespit istemli davanın dayanağı olan olay ve olgular aynı olduğundan ve işleyecek faiz oranı, itirazın iptali davasında verilen karar ile kesinleştiğinden, bu miktarın başka bir mahkemede menfi tespit istemiyle yeniden tartışılmasının kesin hüküm nedeniyle mümkün olmadığı- "Menfi tespit davasının "hukuki yarara" ilişkin dava şartı yokluğundan reddedilmesi gerektiği ve direnme kararının bu değişik gerekçe ile bozulmasının yerinde olacağı" şeklindeki görüş ile; "Ödeme emrinde açıkça işleyecek faize itiraz edilmemiş olması nedeniyle itirazın iptali davasını gören mahkemece bu hususa girilerek hüküm tesisinin mümkün olmadığı, işleyecek faizin bu yönde ödeme emrine süresinde yapılmış bir itiraz olmadığından takip hukuku anlamında kesinleştiği ancak bu durumun maddi anlamda kesin hüküm kavramı içerisinde değerlendirilemeyeceği, borçlunun takipte kesinleşen faizle ilgili menfi tespit davası açmasında hukuki yararının bulunduğu" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
İcra mahkemesine yapılan şikayet tarihinden sonra, icra dosyasında icra müdürlüğünce yeniden dosya hesabının yapıldığı- Mahkemece, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği-
Davacının faturalara istinaden alacağın tahsili için davalı aleyhine fatura bedelleri ve işlemiş faizleri üzerinden alacağın tahsili için takibe geçildiği, takibe konu asıl alacağın tamamının (takip tarihinden sonra, ödeme emrinin tebliğinden önce) ödendiği, ödeme emrinin davalıya tebliğ edilip takibe itiraz edildiği, davacı vekilinin davalının işlemiş faize itirazının iptalini istemeyerek sadece icra vekalet ücreti ve masraflar üzerinden takibe devam edilmesini istediği, TTK mad. 1530 gereğince davalının temerrüde düşürülmesi için önceki kanuni düzenlemelerdeki gibi mutlaka bir temerrüt ihtarının gönderilmesine gerek bulunmadığından temerrüdün gerçekleştiği, davalı tarafça yapılan ödemenin takip tarihinden sonra yapılması karşısında işlemiş faiz borcunun da bulunduğu, her ne kadar davacı tarafça işlemiş faize itirazın iptali istenmemiş ise de borçlu olan davalının takip masraflarından ve icra vekalet ücretinden sorumlu bulunduğu- Asıl alacağa yönelik itiraz söz konusu olmadığından, icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verildiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.