Davacı ile davalı şirket arasında geçerli bir ortaklık ilişkisi kurulmadığının tespiti, bu amaçla verilen paranın iadesi ve manevi tazminat istemine ilişkin davada, davalı hakkındaki davanın geri alınması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair ilk derece mahkemesinin kararının kesinleştiği gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, bu davalı hakkında 7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesi kapsamında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinin doğru görülmediği, 7194 sayılı Yasa’nın 41. maddesi ile davalı şirkete para yatıranların ortak kabul edileceği ve yatırdıkları paraları geri isteyemeyecekleri, bu tür talepler hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verileceğinin hükme bağlandığı, manevi tazminatın ise farklı bir talep olup bu talebe ilişkin davanın anılan yasal düzenleme kapsamında değerlendirilmesinin uygun olmadığı-
Davacı vekili tarafından sunulan dilekçede "müvekkilimizden aldığımız talimat üzerine dosyadan vazgeçmekteyiz.” ifadelerine yer verildiğinin görüldüğü, bu durumda mahkemece; davacı tarafın beyanının hakkın özünden vazgeçme mahiyetinde olmadığı ve feragatin söz konusu olmadığı; beyanının ancak davanın geri alınması iradesini yansıtan bir beyan olarak kabul edilebileceği dikkate alınarak bir karar verilmesi gerekeceği-
Davacı vekili ve karşı dava davacılar vekillerinin, hüküm henüz kesinleşmemiş iken usulen tevsik olunan davanın geri alınmasına ilişkin beyanlarının davalılar ve karşı dava davalılarının açık kabulü çerçevesinde sonuç doğurucu nitelikte olduğu anlaşılmış olup, davanın geri alınmasına ilişkin talep konusunda bir karar verilmek üzere Bölge Adliye Mahkemesinin esastan vermiş olduğu kararın bozulmasına karar vermek gerektiği-
Paydaşlar arası elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemi-
Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir...
Davadan feragat ve davacının davasını takipsiz bırakmasının davalının rızasına bağlı olmadığı-
Davalılar yönünden karar kesinleşmeden dava geri alındığından mahkemenin anılan şahıs hakkındaki davasının geri alma nedeni ile son bulduğunu belirtmesi için kararın bozulması gerektiği-
Ölünceye kadar bakım sözleşmesinden kaynaklanan, bakım yükümlülüğünün davalı tarafından yerine getirilmediği iddiasıyla açılmış akdin feshi talebi ve davalı adına akit ile devredilen taşınmazlara ait kaydın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkin davada, davalının adına işlem yaptığını beyan eden oğlun çektiği kredi tutarı ile tapudaki satış tarihlerinin birbiri ile uyumlu olduğu, davalı bakım yükümlüsünün adına kayıtlı bulunan taşınmazı davacının kendisine karşı açılacak bir davada geri alınmasını engellemek amacıyla diğer davalıya el ve işbirliği içerisinde satış işlemi ile devrettiği açık ve yeterli delillerle kanıtlamadığı-
Davadan feragat halinde, feragat edilen hakkın ileride tekrar dava konusu yapılamayacağı; yapılacak olunur ise, mahkemece feragat nedeniyle davanın reddine karar verileceği- Davanın geri alınması durumunda ise, geri alanın ileride tekrar dava açabileceği-
İş kazası nedeniyle sol el işaret parmağından yaralanan davacının iş göremezlik derecesinin % 3,30 olarak belirlendiği, olayın meydana gelmesinde davacı işçinin % 20, davalı işverenin ise % 80 oranında kusurlu olduğu anlaşılmakla, iş kazası sonucunda davacı işçinin iş göremezlik derecesi ve tarafların kusur oranları ile olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü dikkate alındığında hükmedilen 10.000,00TL manevi tazminat miktarının fazla olduğu, (matematiksel olmamak koşuluyla) uygun bir indirim yapılmak suretiyle manevi tazminat miktarının yeniden belirlenmesi gerektiği- Davacı işçi vekili tarafından "maddi ve manevi tazminat ile birlikte kıdem tazminatı faiz alacağının" da talep edildiği, ancak bu talebi ibraz ettiği (...2008 havale tarihli dilekçe ile) "atiye bıraktıklarını" belirttiği; yine duruşmada davacı işçi vekilinin "kıdem tazminatı faiz alacağı talebini atiye terk ettiği" yönündeki açıklaması zapta geçirildikten sonra bu talebe ilişkin olarak davalı işveren vekiline söz verildiği, davalı işveren vekilinin ise "atiye terk talebine bir diyeceklerinin olmadığını" ifade ettiği; bu beyanını da sonra bir celsede de tekrar ettiği uyuşmazlıkta, davacı tarafın talebinin davayı gelecekte tekrar açabilmek hakkı baki kalmak üzere geri alma iradesi mahiyetinde bulunduğu, davalı tarafın, davacı işçi vekilinin atiye terk talebine karşı bir diyeceklerinin olmadığı yönündeki beyanın ise davayı geri almaya muvafakat niteliğinde olduğu anlaşılmakla,  davada HUMK’nın 409. maddesinin değil, aynı Kanun’un 185. maddesinin uygulanacağı, kıdem tazminatı faiz alacağı bakımından esasa yönelik bir karar verilemeyeceğinden, bu konuda mahkemece verilen “karar verilmesine yer olmadığı” şeklindeki karar doğru olmakla birlikte, geri alınan dava için davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.