Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir...
Davadan feragat ve davacının davasını takipsiz bırakmasının davalının rızasına bağlı olmadığı-
Davalılar yönünden karar kesinleşmeden dava geri alındığından mahkemenin anılan şahıs hakkındaki davasının geri alma nedeni ile son bulduğunu belirtmesi için kararın bozulması gerektiği-
Ölünceye kadar bakım sözleşmesinden kaynaklanan, bakım yükümlülüğünün davalı tarafından yerine getirilmediği iddiasıyla açılmış akdin feshi talebi ve davalı adına akit ile devredilen taşınmazlara ait kaydın iptali ile davacı adına tescili istemine ilişkin davada, davalının adına işlem yaptığını beyan eden oğlun çektiği kredi tutarı ile tapudaki satış tarihlerinin birbiri ile uyumlu olduğu, davalı bakım yükümlüsünün adına kayıtlı bulunan taşınmazı davacının kendisine karşı açılacak bir davada geri alınmasını engellemek amacıyla diğer davalıya el ve işbirliği içerisinde satış işlemi ile devrettiği açık ve yeterli delillerle kanıtlamadığı-
Davadan feragat halinde, feragat edilen hakkın ileride tekrar dava konusu yapılamayacağı; yapılacak olunur ise, mahkemece feragat nedeniyle davanın reddine karar verileceği- Davanın geri alınması durumunda ise, geri alanın ileride tekrar dava açabileceği-
İş kazası nedeniyle sol el işaret parmağından yaralanan davacının iş göremezlik derecesinin % 3,30 olarak belirlendiği, olayın meydana gelmesinde davacı işçinin % 20, davalı işverenin ise % 80 oranında kusurlu olduğu anlaşılmakla, iş kazası sonucunda davacı işçinin iş göremezlik derecesi ve tarafların kusur oranları ile olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü dikkate alındığında hükmedilen 10.000,00TL manevi tazminat miktarının fazla olduğu, (matematiksel olmamak koşuluyla) uygun bir indirim yapılmak suretiyle manevi tazminat miktarının yeniden belirlenmesi gerektiği- Davacı işçi vekili tarafından "maddi ve manevi tazminat ile birlikte kıdem tazminatı faiz alacağının" da talep edildiği, ancak bu talebi ibraz ettiği (...2008 havale tarihli dilekçe ile) "atiye bıraktıklarını" belirttiği; yine duruşmada davacı işçi vekilinin "kıdem tazminatı faiz alacağı talebini atiye terk ettiği" yönündeki açıklaması zapta geçirildikten sonra bu talebe ilişkin olarak davalı işveren vekiline söz verildiği, davalı işveren vekilinin ise "atiye terk talebine bir diyeceklerinin olmadığını" ifade ettiği; bu beyanını da sonra bir celsede de tekrar ettiği uyuşmazlıkta, davacı tarafın talebinin davayı gelecekte tekrar açabilmek hakkı baki kalmak üzere geri alma iradesi mahiyetinde bulunduğu, davalı tarafın, davacı işçi vekilinin atiye terk talebine karşı bir diyeceklerinin olmadığı yönündeki beyanın ise davayı geri almaya muvafakat niteliğinde olduğu anlaşılmakla,  davada HUMK’nın 409. maddesinin değil, aynı Kanun’un 185. maddesinin uygulanacağı, kıdem tazminatı faiz alacağı bakımından esasa yönelik bir karar verilemeyeceğinden, bu konuda mahkemece verilen “karar verilmesine yer olmadığı” şeklindeki karar doğru olmakla birlikte, geri alınan dava için davalı lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Anonim şirket yönetim ve denetim kurulu üyelerinin sorumluluklarına ilişkin olan dava, mahkemece, davalı yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, hükmün kesinleşmesinden önce davacı taraf, davalı yönünden davasını geri aldığını beyan etmiş, davalı vekili tarafından sunulan dilekçe ile de davanın geri alınmasına açıkça muvafakat edildiği, bu durumda mahkemece mümeyyiz davalı yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğinden, kararın davalı yararına bozulmasının gerektiği- Davalılar yönünden seçildikleri ya da göreve geldikleri hesap yılları itibariyle gerçekleşen herhangi bir yolsuz muamelenin olmadığı, denetçilerin de yönetim kurulu üyeleri tarafından kendilerine bir bildirim yapılmadığından kusurlu olduklarının kabul edilemeyeceği- Yönetim kurulu üyelerinin, görevlerini ifaları sırasında bir zarar oluşmuşsa, bu zararın, üyelerin kusurlu eylemi sonucunda meydana geldiğinin kabulünün gerekeceği, yeni seçilen veya tayin olunan yönetim kurulu üyelerinin, seleflerinin belli olan yolsuz muamelelerini murakıplara bildirmeye mecbur oldukları, aksi halde seleflerinin sorumluluklarına iştirak edecekleri, denetim kurulu üyelerinin de kusursuz olduklarını ispat etmedikçe zarardan sorumlu bulundukları, görevleri sırasında başkalarından veya hakim hissedarlardan emir ve talimat almış olmalarının sorumluluklarının varlığına veya yokluğuna bir etkisi bulunmadığı-
Yerel mahkemece verilen gerekçeli karar ile Özel Daire karar başlığında gösterilen davacıların farklı kişi olduğu ve Özel Daire kararında davacı olarak görünen kişi hakkında da bir karar verilmediği gözetildiğinde usulün öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmadığı ve direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda bir direnme hükmünün bulunmadığı somut olayda mahkemece yapılacak işin; sunulan dilekçenin veriliş amacı, tarafların konumu, değerlendirilip sonucuna göre denetime elverişli bir biçimde açık ve kararın infazında tereddüde mahal vermeyecek şekilde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli kararın oluşturulması gerektiği-
Davacı, hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilecek olup, davalının açık rızası dışında davayı geri alma yasağı bulunduğu, davalının açık muvafakatinin bulunması halinde, davanın esası hakkında bir karar verilmeyeceği-
Taşınmaza sataşmanın önlenmesi davasında, davacının vazgeçme beyanının, çekişmeli yerin mülkiyetinin karşı tarafa bırakılması sonucunu doğurmayacağı; vazgeçme beyanının hakkın özünden vazgeçme niteliğini taşımayıp, davanın geri alınması anlamında olacağı–

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.