İptali istenen davalı tapusunun, 4753 sayılı Kanun’un hükümlerine göre oluşturulduğu, 5602 sayılı Kanun’da yer alan hükümler ve tescil ile ilgili bulunmadığı, hal böyle olunca 766 sayılı Tapulama Kanunu’nun geçici 3. maddesinin son fıkrasına göre hakdüşürücü süreye tabi tutulmasının mümkün olmadığı, direnme kararının yerinde olduğu-
Toprak tevzi işlemlerinin eksik ve hatalı yapılması sonucunda, Hazine adına tescil edilen tapunun iptali ve davacılar adına tescili talebine-
8. HD. 21.06.2017 T. E: 2015/22231, K: 9569-
Tapu dışı satış sözleşmesinin yapıldığı tarihte taşınmaz tapuda kayıtlı olduğundan sözleşme geçersizdir; ancak, 3402 sayılı Yasa'nın 13/B-b maddesinde belirtilen tapu dışı satış sonrası davasız, aralıksız 10 yıldan fazla kullanma gerçekleştiğinden, yörede kadastro çalışmalarına başlanıp başlanmadığı sorulmalı, başlanmış ise aynı Yasa'nın 33/son maddesi hükmü de gözetilerek 13/B-b maddesinin koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılmasının gerekeceği-
Belirtmeliklerde sözü edilen tapu kayıtlarının belirlenmesi, gerekirse Hazine vekilinden kayıtlara ait bilgilerin istenilmesi, verilecek bilgilere göre kayıtların eksiksiz olarak Tapu Sicil Müdürlüğünden istenilerek dosya arasına konulması, ondan sonra çevreyi bilen yaşlı, bilgi ve görgü sahibi yerel bilirkişi ve teknik bilirkişiler aracılığıyla dava konusu taşınmazlara uygulanması, taşınmazların kaçak ve yitik kişilere ait tapu kayıtlarının kapsamında kalıp kalmadıklarının saptanması, tapu kapsamında kalan yerlerin teknik bilirkişi tarafından krokilerine işaret edilmesi, uyuşmazlığın niteliğine göre tüm deliller eksiksiz olarak toplanıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
Bir yerin toprak tevzi komisyonunca mera olarak tahsis edilmiş olmasının, evveliyatı itibarıyla da o yerin mutlak surette mera olarak kabulüne yeterli olmayacağı, ancak söz konusu komisyonca bir yerin mera olarak tahsisinin yapılmış olması durumunda gerçek kişinin o yerdeki zilyetliğinin sona ereceği-
Bir arazinin kullanım süresi ve niteliğini en iyi belirleme yönteminin hava fotoğrafları olduğu, bu hava fotoğraflarının stereoskopik aletle incelenmesinin gerektiği, hava fotoğraflarının bu şekilde incelenmesi durumunda taşınmazın 3 boyutlu görülebileceği ve sınırlarının belirlenebileceği, bu yolla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespitinin mümkün olabileceği-
Davacı taksim, vergi kaydı ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak, taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile adına tescili; birleşen dosya davacısı ise, taşınmazın kadastro tespitinin iptali ile babası .... mirasçıları adına tescili istemiyle ayrı ayrı dava açmıştır.
Kaydın intikali sırasında yapılan değişikliklerin yasal ve haklı dayanağı kanıtlanamadığından kaydın sınırlarındaki değişikliklere değer verilmesinin mümkün olmayacağı, kök tapu kaydının tarik dışında hiçbir sınırının zeminde bulunmadığı, intikal sırasındaki sınırları değiştiren tapu kaydında ise mer’a, H. tarlası, B. ve Keli sınırlarının gösterilmediği, her ne kadar bilirkişiler Keli sınırının batıda olduğunu açıklamışlar ise de batıda yol olduğuna göre aynı yönde hem yolun hem kelinin bulunmasının ve bunların kaydın oluşturulduğu tarihte aynı yönde ayrı ayrı gösterilmesinin mümkün olmayacağı-
Satıcılar tarafından kazanılan bir yerin Hazine adına tapuya tescili yolsuz tescile yol açıp, böyle bir kayda karşı taşınmazın ilk maliki dava açabileceği gibi dava hakkını devralan sonraki alıcılarının da açmasının mümkün olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.