İyiniyetle bir taşınmaza elmen (zilyet) bulunanın, onu kullanması ile yararlanması değerlendirilecek karşılığı kapsamaz ve bu bakımdan yapmış olduğu zorunlu ve yararlı giderinden indirilemeyeceği-
İpotekli alacaklı, üçüncü kişiye ait teferruat niteliğindeki menkul mallar üzerinde rehin hakkı kazanamayacağından, ipoteğin, bu mallar yönünden geçersiz sayılacağı, teferruat niteliğindeki menkul mallar hisseli ise davacının hissesi oranında ipoteğin iptali gerekeceği («İpotekli alacaklının iyiniyetli olması halinde, rehin hakkının korunacağı»na i-lişkin görüşün yasal dayanağı olan MK. m.988 hükmünün ancak menkul mallar üzerinde emin sıfatıyla zilyetten aynî hak kazanma olanağı ta-nıdığı ipotekli alacaklının, teferruat niteliğindeki menkul malların zil-yetliğini elde etmedikçe bu hükümde yararlanamayacağı)-
Topraktan satış” veya “temelden satış” şeklinde isimlendirilen sözkonusu satışta alıcı, arsanın gerçekte yükleniciye ait olmadığını, kat karşılığı ona arsa payı verildiğini, yüklenicinin edimini yerine getirmemesi halinde kendisine bırakılan bağımsız bölümlerde ve arsa paylarında hakkının doğmayacağını bilerek daireyi satın almış olduğundan davacıların TMK.nun 1023.maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı-
Tarafların baba – kız olduğu, 1991 yılından beri davacıya ait bağımsız bölümde karşı davanın davacısının oturduğu ve dolayısıyla iyiniyetli zilyet olduğu, karşı davanın davacısı tarafından bağımsız bölüme yapılan zorunlu ve faydalı masrafların tahsiline karar verilmesi gerektiği-
Davanın, tapuya dayalı müdahalenin men'i isteğine ilişkin olduğu, iyiniyetli zilyet bulunmayan davalının, geçerli bir nedene dayanmaksızın hotbehot girip işgal ettiği davacıların, taşınmazında yaptığı bir kısım masraflar için, yararına hapis hakkı tanınmasının düşünülemeyeceği-
Davalının çekişmeli taşınmazlarda birçok iyleştirmeler yaptığı ve onlara değer kazandırdığı savunmasının TMK.'nun 994. maddesi kapsamında değerlendirilmesi ve bu yönde hükme yeterli bir araştırma yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Dosyaya yansıyan belge ve beyanlardan, çekişmeli ..... parsel sayılı taşınmazın 10.09.1971 tarihinde tapulama sebebi ile davacının murisi adına tescil edildiği, davalıların kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, davalıların taşınmaz üzerinde ev, samanlık ve garaj yapmak sureti ile tasarruf ettikleri dosya kapsamı ile sabit olduğundan, davacının mülkiyet hakkına üstünlük tanınmak suretiyle, dava konusu taşınmaza davalıların müdahalesinin önlenmesine karar verilmesi gerekeceği- Davada yıkım isteği de bulunduğu gözetilerek 1940 tarihli ve 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince harici satış bedeli, Medeni Kanunu'nun 994. maddesi uyarınca da taşınmazda gerçekleştirilen faydalı ve zorunlu giderler üzerinden davalılar yararına hapis hakkı tanınmak suretiyle yıkım isteminin kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Tapulu taşınmazların mülkiyetinin naklinin 4721 sayılı TMK. mad. 706, 6098 sayılı TBK. mad. 237 ve 2644 sayılı Tapu Kanunu mad. 26 hükümleri uyarınca resmi şekle bağlı olduğu, harici satışların mülkiyetin nakli yönünden geçersiz bulunduğu ancak geçersiz sözleşmeye göre kayıt malikine bir bedel ödenmiş ise, ödeyen yararına hapis hakkı tanınması olanağı doğacağının 10.7.1940 tarih, 2/77 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında vurgulandığı, taşınmazı haricen temlik eden kişinin aldığı satış bedelini karşı tarafa ödemedikçe haricen satın alan kişinin taşınmazı terk etmesini isteyemeyeceğinin vurgulandığı- İyiniyetli zilyedin geri vermeyi isteyen kimseden şey için yapmış olduğu zorunlu ve yararlı giderleri tazmin etmesini isteyebileceği ve bu tazminat ödeninceye kadar şeyi geri vermekten kaçınabileceği- Davalı vekilinin davada yasal şartlar oluşmadığından bahisle davanın reddini talep etmesinin ve taşınmazın rayiç bedelinin ya da güncelleştirilmiş bedelinin kendilerine ödenmesi yönünde bir taleplerinin olmadığı, kabul anlamına gelmemekle birlikte güncelleştirme ile ilgili bilirkişi raporunun yetersiz olup değerin düşük hesaplandığını belirtmesinin hapis hakkından vazgeçtikleri anlamını taşımadığı, davanın tümden reddini talep ettiklerini vurgulamak amacıyla yapılmış bir beyan olduğunu kabul etmek gerekeceği-
Çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi isteğine ilişkin davada, HMK 26. maddesi uyarınca hakim tarafların talepleri ile bağlı olduğundan davalının TMK. mad. 994/1'e dayanarak savunma ( defi ) yoluyla harici satış bedeli üzerinden alıkoyma (hapis ) hakkı tanınarak elatmanın önlenmesine karar verilmesi konusunda açık bir talepte bulunmadığından mahkemece kendiliğinden hüküm kurulamayacağı-
Konteynerleri haksız olarak alıkoyan davalıdan haksız fiil hükümlerine göre tazminat talep edilmiş olup haksız alıkoyma sürecinde davacının zararının mütemadi olduğunun kabulü gerektiği- Geçen süre zarfında, davalı tarafından konteynerlerin kullanılmadığı veya başkasına kullandırmadığı, davacı tarafından da sadece haksız alıkonma yüzünden uğranılan zararın talep edildiği anlaşıldığından, somut olaya fuzuli işgal veya gerçek olmayan vekaletsiz iş görmeye ilişkin zamanaşımı sürelerinin uygulanamayacağı- Davalının eylemi nedeniyle yoksun kalınan kazancın tazminat olarak talep edildiği uyuşmazlıkta, zararının sürekli ve belirlenebilir nitelikte olması nedeniyle her günün zararına ait haksız fiil zamanaşımı süresinin o günden itibaren işlemeye başlayacağı- Davalının süresinde zamanaşımı def’inde bulunduğu gözetilerek, 6101 s. TBK.nın Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 5. hükmü de dikkate alınmak suretiyle sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği- "Davacının talebinin kötü niyetli zilyedin sorumluluğunun düzenlendiği TMK’nin 995. maddesi kapsamında değerlendirilerek (ecrimisilde uygulanması gereken) beş yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği" şeklindeki görüşün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.