İİK mad. 277 vd. maddelerinde sözü edilen iptal davalarının, borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış tasarrufların alacaklı davacı yönünden hükümsüz kılınması için açılabileceği, geçersiz olan tasarruflara karşı tasarrufun iptali davası açılamayacağı- Şirket hisselerini devreden davalı borçlunun kısıtlı olmadığının ve devir sözleşmesinin geçerli olduğunun anlaşılması halinde, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebileceği gözönüne alınarak, borçludan iptale konu şirket hisselerini alan kimselerin, hisseleri satın aldıkları tarihte şirket hissedarı olan kişiyle aralarındaki akrabalık bağının araştırılmasının yapılması, davalıların hisselerini aldığı şirketin ticaret sicil kayıtları incelenerek şirket ile geçmiş dönemde her hangi bir bağının bulunup bulunmadığının belirlenmesi ve dinlenen tanıkların davalıların, borçlu ile aynı işyerinde çalıştıkları yönündeki beyanları dikkate alınarak bu durumların araştırılması gerektiği-
Hükümlüye vasi atanma imkan kalmaması ve böyle bir atamadan fiili bir yarar da umulmaması halinde, MK.462/8. hükmünün uygulanmayacağı–
Yasal danışman atanmasına ilişkin dava kamu düzeni ile yakından ilgili olup dosya içindeki bilgi ve belgeler, taraf beyanları ve tanık anlatımlarına göre kısıtlı adayının kredi kartları ile harcama yapması dışında herhangi bir eylemi olmadığı, bankalara başvuru halinde kredi kartlarının iptali ve sınırlandırılmasının her zaman için mümkün olduğu dikkate alındığında TMK.nun 406. ve 429. maddeleri çerçevesinde tüm deliller toplanarak oluşacak sonuca göre karar vermek gerekeceği-
8. HD. 19.01.2017 T. E: 50, K: 469-
Kısıtlanıp velayet altında bırakılmasına karar verilen ergin çocuklar ve bunların malları hakkındaki uyuşmazlıklarda velayet hükümleri uygulanacağından görevli mahkemenin aile mahkemesi olacağı-
; TMK md. 407 gereği vasi tayinine-
Mahkemece, adı geçenin İzmir Adli Tıp Kurumu'na sevk edilerek, Türk Medeni Kanunu’nun 405. maddesinde yer alan kısıtlama sebebinin bulunup bulunmadığına dair rapor alınıp oluşacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Boşanma davası devam ederken kesinleşen yabancı mahkeme boşanma kararının, tanıma kararı ile kesinleştiği andan itibaren kesin hüküm ifade edeceği; tedbir nafakasına ise boşanma veya ayrılık davasının de­vamı süresince hükmolunabileceği; evliliğin sona ermesinden sonra tedbir nafakasına hükmedilemeyeceği; tarafların yabancı mahkeme kararı ile boşandıkları dikkate alınarak, davacı yararına dava tarihinden bu tarihe kadar geçerli olacak şekilde tedbir nafa­kasına hükmedilmesi gerekeceği-
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; boşanmaya sebep olan olaylarda davalı eşin kusurlu davranışlarının ispat edilip edilmediği, burada varılacak sonuca göre davacı eşin evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı boşanma davası kabulünün gerekip gerekmediği-
Davacının kısıtlı olması sebebiyle kendisine vasi atanması hususunda davacı vekiline olanak tanınması, atandığı takdirde vasiden vekaletname alınması ve TMK'nun 462/8 maddesi hükmü uyarınca, açılan dava için vesayet makamından icazet konusunda izin alınması ondan sonra işin esasına girilerek neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken, kamu düzenine ilişkin bulunan ve re'sen gözetilmesi gerekli vesayet hükümleri ve usuli işlemler gibi davanın görülebilme koşulu yerine getirilmeksizin sonuca gidilmesinin doğru olmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.