; TMK md. 407 gereği vasi tayinine-
Mahkemece, adı geçenin İzmir Adli Tıp Kurumu'na sevk edilerek, Türk Medeni Kanunu’nun 405. maddesinde yer alan kısıtlama sebebinin bulunup bulunmadığına dair rapor alınıp oluşacak sonuca göre bir karar verilmesinin gerekeceği-
Boşanma davası devam ederken kesinleşen yabancı mahkeme boşanma kararının, tanıma kararı ile kesinleştiği andan itibaren kesin hüküm ifade edeceği; tedbir nafakasına ise boşanma veya ayrılık davasının devamı süresince hükmolunabileceği; evliliğin sona ermesinden sonra tedbir nafakasına hükmedilemeyeceği; tarafların yabancı mahkeme kararı ile boşandıkları dikkate alınarak, davacı yararına dava tarihinden bu tarihe kadar geçerli olacak şekilde tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekeceği-
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; boşanmaya sebep olan olaylarda davalı eşin kusurlu davranışlarının ispat edilip edilmediği, burada varılacak sonuca göre davacı eşin evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı boşanma davası kabulünün gerekip gerekmediği-
Davacının kısıtlı olması sebebiyle kendisine vasi atanması hususunda davacı vekiline olanak tanınması, atandığı takdirde vasiden vekaletname alınması ve TMK'nun 462/8 maddesi hükmü uyarınca, açılan dava için vesayet makamından icazet konusunda izin alınması ondan sonra işin esasına girilerek neticesine göre bir karar verilmesi gerekirken, kamu düzenine ilişkin bulunan ve re'sen gözetilmesi gerekli vesayet hükümleri ve usuli işlemler gibi davanın görülebilme koşulu yerine getirilmeksizin sonuca gidilmesinin doğru olmadığı-
Hükümlü olan davalıya vasi tayin edilmişse, boşanma davasının vasinin huzurunda davanın edilebileceği–
Sadece ihtiyarlığın, vesayet altına alınma nedeni olmadığı–
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu 588. maddesi uyarınca gaiplik, tapu iptali ve Hazine adına tescil istekleri-
Savunma hakkını güvence altına alan T.C. Anayasası'nın 36. maddesi ile 6100 Sayılı HMKnun 27. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı taraf, dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesinin mümkün bulunmadığı, bu nedenlerle, mahkemece duruşma açılması gerekirken, dosya üzerinden inceleme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Mahkemenin davanın kabulü yönünde vermiş olduğu kararında, yasada tanımlanan şekilde uygun bir gerekçe kısmının bulunmadığı anlaşıldığından, mahkemece yasa hükümlerine uygun şekilde tarafların iddia ve savunmaları değerlendirilerek, kendi içinde tutarlı, maddi olaya, talebe ve savunmaya uygun, denetime elverişli gerekçeli karar oluşturulması gerekirken, Anayasa ile 6100 sayılı HMK'nın 297. ve 298.maddelerinde belirtilen unsurlardan ve gerekçeden yoksun ve usulüne uygun hüküm yazılması konusundaki Dairemiz kararını gerekçeymiş gibi yazarak karar vermesinin doğru olmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.