Soyut nitelikteki bilirkişi ve tanık beyanları bir değer taşımayacağından taşınmaz üzerinde yeniden keşif yapılarak yerel bilirkişi ve tanıklardan, zilyetliğin başlangıcı, süresi ve niteliği konusunda yer ve zamana dayalı bilgiler alınması; davacılar yararına zilyetlikle iktisap koşullarının oluşup oluşmadığının bir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde saptanması, uyuşmazlığın çözümü yoluna gidilmesinin gerekeceği-
Kısıtlı adayı hakkında aldırılan Bursa Devlet Hastanesi Başhekimliği'nin sağlık kurulu raporu incelendiğinde; düşünce içeriğinde aktif psikopatoloji bulunmadığı, şahısa vasi tayini gerekli olmadığı belirtilmiş, ancak yasal danışman atanmasının uygun olup olmayacağı yönünde herhangi bir değerlendirme yapılmamış olduğundan kısıtlanması istenilen hakkında TMK'nun 429. madde kapsamında fiil ehliyetinin sınırlandırılarak kendisine yasal danışman atanması gerekip gerekmediği konusunda denetime elverişli rapor alınarak, sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
398 ada 18 parsel sayılı taşınmazdaki 179/873 payını dava dışı Ö.'e satış suretiyle temlik ettiğini, daha sonra sırasıyla Ö.'in dava dışı Gürhan'a, Gürhan'ın da davalı Ö.'e yine satış suretiyle devrettiğini, ehliyetsiz olduğu dönemde hile ile taşınmazın elinden alındığını, davalı ile dava dışı ara maliklerin kötü niyetli olduklarını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline-
Öncelikle davacının tedavi gördüğü tüm sağlık kuruluşlarından tedavisiyle ilgili belge, hasta tabela ve müşahade kağıtları ile grafilerinin getirtilmesi, işlem tarihinde hukuki ehliyetinin bulunup bulunmadığının saptanması bakımından 2659 Sayılı Yasa'nın 7. ve 16. maddesi hükümleri uyarınca Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Dairesinden rapor alınması, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde, diğer iddiaları üzerinde durularak varılacak sonuç çerçevesinde karar verilmesi gerekeceği-
Akıl hastalığı sebebiyle hacir altına alınmış olan kimsenin, medeni hakları kullanma ehliyetinden mahrum olacağı ve böyle bir kimseden önceki taahhütlerini yerine getirmesinin beklenemeyeceği, işleminin tasfiye edilmesi gerekeceği–
Vasinin ölmüş olmasının, vasilik görevini sona erdirir (TMK.md.479) ise de, küçüğün vesayet altına alınmasını gerektiren durumun mevcudiyetini ortadan kaldırmayacağı, vesayeti gerektiren halin varlığını sürdürdüğü, durum böyle olunca küçüğe yeni bir vasi atanmasının gerekeceği, ne var ki küçüğün ana ve babasının sağ olduğunun da görüldüğü, dava ana ve babaya ihbar edildiğinde bunların velayeti talep etmelerinin mümkün olduğu-
Bono nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkin davada, yargılama sırasında davacı vesayet altına alınmış ve kendisine sulh hukuk mahkemesince vasi tayin edildiği, 4721 sayılı TMK 462/8. maddesi uyarınca vesayet makamından davaya devam edilmesi hususunda izin alınması ve vasi aracılığıyla veya vasinin tayin ettiği vekil aracılığıyla davaya devam olunması gerekirken, mahkemece davacının dava ehliyeti sona ermesine rağmen yargılamaya devam olunarak yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
8. HD. 05.12.2017 T. E: 6814, K: 16235-
8. HD. 18.06.2019 T. E: 3307, K: 6124-
«Miras ortaklığı temsilcisi»nin, «özel kayyım» niteliğinde olduğu, temsilcinin sıfatına karşı yapılan itirazların ya da temsilcinin ileri sürdüğü kaçınma (özür) sebeplerinin vesayet makamı (sulh hukuk mahkemesi) tarafından inceleneceği, burasının itirazı red etmesi halinde, denetim makamına (asliye hukuk mahkemesine) başvurulabileceği–

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.