İtirazın iptali davasında, değerlendirmenin takip tarihi itibarıyla yapılması gerekeceği- Mahkemece yapılacak iş; davalının takip tarihi itibarıyla asıl alacak ve işleyen faizi hesap edilerek, daha sonra borçlu tarafından yapılan ödemeler tarihi itibarıyla yine işleyen faizin hesaplanması ile bu ödemelerin öncelikle faizden indirilmesi, daha sonra bakiye miktara işleyen faizin, davalı tarafından ödenen miktarın, ödendiği tarihe kadar tekrar hesap edilmesi ve davalı tarafından ödenen bu meblağın yine öncelikle faize mahsup edilerek, daha sonra asıl alacaktan indirilmesi ile kalan alacağın hüküm altına alınması gerekeceği-
Haricen satış iddiasının bir vakıanın tesbiti mahiyetinde olduğundan tanık beyanları ile kanıtlanmasının mümkün olduğu, bu nedenle davalının (karşı davacı) tanıklarının harici satışın varlığı konusunda dinlenmeleri ve beyanlarına göre davalının kullanımın satın almaya dayalı olup olmadığının ve buna göre işgalin kötü niyete dayanıp dayanmadığının araştırılmasının gerektiği, tanık beyanları ile karşı davacının iddialarının doğruluğu kanıtlandığı taktirde davacı tarafından çekilen 15/02/2008 tarihli ihtarname tebliğinden sonra karşı davacının kullanımın kötüniyetli kabul edilmesinin ve o tarihten öncesi kullanımın kötüniyetli olmadığının, koşullarının oluşmaması nedeniyle davalının ecrimisilden sorumlu tutulmamasının gerekeceği-
Dava takibe konu senet nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğundan, senedin lehtarı olan davalıya karşı da husumetin yöneltilebileceği-
Talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmedilmesinin mümkün olmadığı-
İtirazın iptali davasının esasa ilişkin nedenle reddedilmesi halinde davalının talebi üzerine alacaklı olduğunu iddia eden tarafın icra inkar tazminatına mahkum edileceği ve buradaki talebin davanın her aşamasında yapılabileceği-
Borçlunun şikayetinde, ilamda vekalet ücreti miktarı belirtilmediği halde icra emrinde vekalet ücreti talep edilmesinin ilama aykırı olduğu iddiasında bulunmasına rağmen mahkemece bu konuda bir araştırma yapılmadığından, ilama aykırılık şikayetinin değerlendirmesiyle oluşacak kanaate göre bir karar verilmesi gerektiği-
Tazminat davası-
Ödenmeyen kira paralarının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali ve takibin devamı istemine ilişkin davada; mahkemece, kiracının tacir olup olmadığının araştırılması, buna göre sözleşmedeki artış şartının geçerli olup olmayacağı belirlendikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği-
Mahkemece, kira sözleşmesinde %5 artış koşulu öngörülmesine rağmen, davacı tarafından yenilenen kira döneminde artışsız miktar üzerinden fatura düzenlenip davalıya tebliğ edildiği, davalının da kira ödemesini bu miktar üzerinden yaptığı, bu durumun takipten sonraki dönem için de devam ettiği, böylece taraflar arasında artış şartının uygulanmaması yolunda örtülü bir anlaşma bulunduğu, davacının sonradan artış talebinde bulunmasının MK. 2’de yer alan dürüstlük kuralına aykırı olduğu gerekçesi ile davacının artış koşulundan kaynaklanan fark kira isteminin reddine karar verilmişse de,söz konusu faturalar taraflar arasındaki temel ilişkiyi oluşturan taşınmaz kiralama sözleşmelerine dayalı olarak keşide edilmiş olup, itiraz edilmemiş olsa da fatura, akdin ifası ile ilgili bir belge olduğu için akdin şartlarını değiştiremeyeceğinden, ihtilafın çözümünde esas alınacak olanın yazılı akit olduğu ve faturanın bu durumda sadece akdin ifası ile ilgili hususların ispatında delil kuvvetine sahip olduğu, akdin esaslı şartlarını ihtiva eden kısma ilişkin olarak sözleşmede değişikliğe gidildiği şeklinde yorumlanamayacağından, sözleşmede kararlaştırılan artış şartı geçerli olup, artış şartı uygulanmak suretiyle yeni dönem kirasının belirlenerek hüküm altına alınması gerektiği- Elektrik, su ve aidat bedellerinin davacı tarafından ödenmesinden sonra bunlara ilişkin olarak rücuen alacak davası açma hakkı bulunduğu ve davalının sıfatına göre sözleşmedeki muacceliyet koşulunun dava tarihi itibariyle geçerli olduğu-Kira sözleşmesinde %10’luk tutar olarak belirlenen ve "alacağın tahsilinde harcanan çabanın karşılığı" olarak ödenmesi kararlaştırılan tutarın niteliği itibariyle "cezai şart" olarak kabulü edilemeyeceği-
Dava dayanağı icra takibinde asıl alacak talep edilmiş, borçlu da bu alacağın bir kısmını kabul ederken diğer kısımları ile faiz ve masraflara itiraz etmiştir. Bu durumda mahkemece talebe bağlı kalınarak karar vermek gerekirken, talebi aşan miktara karar verilmesinin HMK.’nun 26. maddesine aykırı olacağı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.