Bir kısım üyelerce, davacının açıkça antrepo sözleşmesine dayandığı, davalının taşıyıcının ifa yardımcısı olduğu yönündeki savunması karşısında Varşova Konvansiyonu’nun uygulanıp uygulanamayacağı hususunun hâkim tarafından tartışılması gerektiği, bu hususun hâkimin hukukî bilgisiyle çözümlenmesi mümkün olduğundan bilirkişi raporu alınmasına gerek olmadığı, direnme kararının bu farklı değişik gerekçeyle bozulması gerektiği görüşü ile yine bir kısım üyelerce, dava konusu uyuşmazlığa Varşova Konvansiyonu’nun uygulanması gerektiği, ancak Varşova Konvansiyonu hükümlerinde taşıyıcının adamlarının taşıyıcı gibi sorumlu olduklarının belirtilmediği, bu durumda davalının sorumluluğuna genel hükümlerin uygulanması gerektiği, davalıya ancak haksız fiil hükümlerine göre bir kusur izafe edilebiliyorsa davalının Varşova Konvansiyonu’nun 25/A maddesi gereğince sorumlu olduğu, eğer davalıya hiçbir kusur izafe edilemiyorsa davalının Varşova Konvansiyonu hükümleri gereğince sorumlu olmadığı, davalının kusursuz olduğu ise dosya kapsamı ile sabit olduğu, bu durumda sonucu itibariyle doğru olan direnme kararının bu değişik gerekçe ile onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de; bu görüşlerin yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmediği-
Davalı TEDAŞ (Türkiye Elektrik Dağıtım A.Ş.)’ ın 3533 S.K. kapsamında bulunmadığından taraflar arasındaki kira tespiti davasının genel mahkeme sıfatıyla bakılıp sonuçlandırılmasının gerekeceği-
Hukuki yarardan söz edebilmek için; bir hakkın veya hukuki durumun mevcut ve yakın bir tehlike ile tehdit edilmiş olma­sı, bu tehdidin zarar doğurabilecek nite­likte olmasının, tespit hükmünün tehlike­yi ortadan kaldıracak nitelikte olması ve halihazırda hukuki korunmaya ihtiyaç duyulması şartlarının birlikte bulunma­sının gerekeceği-
Davada Ercüment Şeninci dışındaki diğer davacılar Berber Zade H. M. Ağa Bini M. Vakfı'nın salt vakıf evladı olduklarının tespitini istemiş bulunduklarına göre, bu yönde hüküm kurulması ile yetinilmesi gerekirken anılan yasa maddelerine uygun düşmeyecek ve dolayısıyla infazda kuşkuya ve duraksamaya yer verecek biçimde hüküm kurulmuş olması doğru değil ise de; bunun düzeltilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-
Karar başlığında başkan, üyeler ve zabıt katibinin ad ve soyad ile sicillerinin ve tarafların kimlik bilgileri, adresleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numaraları, iddia ve savunmalarının özeti ve istinaf sebeplerinin, yer almadığı, bu suretle kanunun açık hükmüne Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 359. maddesine aykırı davranıldığı anlaşıldığından hükmün bozulması gerektiği-
Yerel mahkemenin yargılamayı sonuçlandırdığı kısa kararda ve gerekçeli kararda davacı için farklı miktarlarda maddi ve manevi tazminata hükmedildiğinin görüldüğü, bu durumun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 294/3. maddesine aykırılık teşkil ettiği-
Takibin iptali nedenleri İİK' da belirtilmiş olup çek tazminatının iptalinin icra takibinin iptali sebebi olamayacağı-
3. HD. 28.09.2016 T. E: 8321, K: 11334-
3. HD. 10.03.2016 T. E: 2015/4410, K: 3580-
Uyuşmazlığın; davalı şirket nezdinde 19.08.2005-06.02.2014 tarihleri arasında yedi dönem fasılalı olarak çalışan davacının 19.08.2005-21.11.2005; 20.10.2007-11.11.2008 ve 17.03.2013-06.02.2014 tarihleri arasında Rusya’da geçen çalışmaları dönemlerine ilişkin 17.08.2005, 18.10.2007 ve 18.03.2013 tarihli iş sözleşmelerinin ilgili hükümleri kapsamında Rusya Hukukunun uygulanması konusunda 5718 sayılı Kanun’un 27 nci maddesinin birinci fıkrasına uygun ve geçerli bir hukuk seçimi yapıp yapmadıkları ayrıca bu dönemlerde Rusya Hukukunun mutad işyeri hukuku olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre Rusya Hukukunun mu yoksa sözleşmelerde öngörülen hukuk seçiminin geçerli olmadığı ve daha sıkı ilişkili hukukun Türk Hukuku olduğu kabulüne göre Türk Hukukunun mu uygulanması gerektiği noktasında toplandığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.