İİK'nun 67/1 nci maddesi uyarınca açılan itirazın iptali davasının koşullarından birinin de, ödeme emrinin düzenlenip, borçluya tebliği olduğu, ödeme emri tebliğ edilmeden, dolayısıyla ödeme emrine itiraz yapılmadan, itirazın iptalinin talep edilmesinde hukuki yararın bulunmadığı-
Davacı tarafından başlatılan icra takibinde sadece tahliye taahhüdü nedeniyle kiralananın tahliyesi talep edilmiş olup, alacak talebinde bulunulmadığı, mahkemece her ne kadar davalı borçlunun temerrüde düştüğünden bahisle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, davanın tahliye taahhüdü nedeniyle itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkin olduğu, tahliye taahhüdü nedeniyle tahliye şartlarının dosya içeriğine göre gerçekleşmiş olduğu anlaşıldığından mahkemece bu gerekçe ile davanın kabulü ile kiralananın tahliyesine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru değilse de, bu hususun düzeltilmesi için yeniden yargılama yapılmasına gerek olmadığı-
Davacının onama ile sonuçlanan işe iade davasında, süresi içerisinde işverene başvurup başvurmadığı, davalının, davacının çalışma teklifini kabul edip etmediği, işe iade davasının sonucunun gerçekleşip gerçekleşmediği, işe başlatmama halinde bu kararın ne zaman kesinleştiği ve dava tarihi itibariyle feshin olup olmadığı, dava tarihi itibariyle akdin feshinden söz edilip edilemeyeceğine göre hüküm kurulması gerektiği- Mahkemece, davacının ../../2014 tarihli dilekçesi ile kıdem, ihbar, yıllık izin, hafta tatili, fazla çalışma alacakları için dava değerinin 1.000,00 TL olduğunu bildirdiği, talep ettiği alacaklar için karar verilmesine yer olmadığına kararı verilmesi nedeni ile bu alacak kalemleri için davalı lehine maktu vekalet ücretine, ../../2014 tarihli dilekçesinde ise maaş farkı, ikramiye, bayram harçlığı, izin harçlığı, yakacak yardımı, ayakkabı fişi, erzak yardımı alacakları için 14.637,00 TL daha talep talep ettiği alacaklar için ise Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi md.13/2 gereği, davanın kabul edilen ve reddedilen kısımları için, kabul ve reddedilen kısımları geçmemek üzere vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
Davacı, davasını kısmi olarak açmış, ıslahla talebiyle asıl alacak miktarını arttırmış, faiz talebine ilişkin harç yatırmadığı gibi, işlemiş faiz tutarı ıslah dilekçesinde de yer almamış olup mahkemece, davanın kısmen kabulüne, takibin :.. TL üzerinden devamına, davacı vekilinin işlemiş faize ilişkin talebinin reddine karar verilmişse de, incelenen mahkeme kararında, "gerekçe" bulunmadığı gibi, davacının işlemiş faize ilişkin harçlandırılmış bir talebi bulunmadığı halde hüküm kısmında açıklama yapılmadan reddedildiği anlaşılmakla, usulün 297. maddesine aykırı olarak kurulan bu hükmün usul ve yasaya aykırı olduğu-
Somut olayda kararın gerekçesinde, Yargıtay kararına uyularak yeniden yargılama yapıldığı ve davanın kabulüne karar verildiği açıklanmasına rağmen hüküm fıkrasında bozma kararına karşı direnilmesine karar verildiği bu suretle kararın hüküm fıkrası ile gerekçesi arasında çelişki meydana getirildiği anlaşıldığından hükmün bozulması gerektiği-
Yargılamanın son celsesinde tahkikatın bittiği tefhim edilip sözlü yargılama için gün ve saat tayin edilmeden hüküm verilmesinin hatalı olduğu- Mahkemece, HMK. 186 vd. gereğince sözlü yargılama için gün tayin edilip taraflara tebliğ edilerek ve sözlü yargılamada taraflara son sözleri sorularak hükmün açıklanması gerektiği- Davacının tazminat talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmamış olmasının hatalı olduğu-
Renk, boyut ve diğer özelliklerinden yoksun bir şekilde markaların ve tasarımların gerekçeli karara eksik yansıtılmaları yanıltıcı sonuçlara neden olabileceğinden, yerel mahkemece gerekçeli kararı HMK’nın 297. maddesine uygun şekilde kaleme alarak, taraflara ve dava dışı kişilere ait tasarım şekillerine mahkeme ilamında yer verilmemesi gerekeceği-
Usulüne uygun olarak verilmiş bir direnme kararının bulunmadığından, mahkemece, HMK.'nun 294, 297. ve 298. maddelerine uygun şekilde, tefhim edilen kısa karara uygun gerekçeli karar ve buna uygun hüküm oluşturmak olup buna aykırı direnme kararının usul yönünden bozulması gerekeceği-
Tüzel kişilere “bizzat” tebliğ şeklinde yapılan tebligatın usulsüz olduğu- Teb. K. mad. 32. maddesi gereğince, tebliğin usule aykırı olarak yapılması halinde muhatabın beyan ettiği tarihin, tebliğ tarihi addolunacağı- Borçlunun, şikayet ve itiraz dilekçesinde; usulsüz tebliğden haberdar olunduğu tarihe ilişkin bir beyanı bulunmadığından ve aksi yazılı delille kanıtlanamadığına göre, mahkemece, dava tarihinin öğrenme tarihi olarak kabulü ile ödeme emri tebliğ tarihinin, dava tarihi olarak düzeltilmesine karar verilmesi gerektiği- Takibe konu çekin keşide tarihinde tahrifat yapılıp yapılmadığının, yapılmış ise çekin tahrifattan önceki keşide tarihinin bilirkişi incelemesi ile tespit edilip, tahrifattan önce yazılmış olan şekli ile muhatap bankaya süresinde ibraz edilip edilmediği belirlenerek, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiği-
İtirazın iptali davasında mahkemece kararın gerekçe kısmında davalı aleyhine asıl alacağın yüzde yirmisi oranında icra inkar tazminatına hükmedildiği ifade edilirken, hüküm kurulurken asıl alacağın yüzde kırkı oranında icra inkar tazminatına karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.