Borçlu ile babası arasındaki –hacizden on ay önceki– hacizli kamyondaki paraya ilişkin satış sözleşmesinin “alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla yapılmış olduğunun” kabulü gerekeceği–
Borçlu tarafından, bonodaki imzaların sahibine verilen vekaletnamede “...çek ve belgeleri imzalamaya..”, “...ve sair ilgili senetleri tanzim ve imzaya” yetkisi verildiği, adı geçen kişiye çek düzenlemek dışında kambiyo senedi tanzimine (bu arada bono düzenlemeye) yetki verilmediği görüldüğünden, anılan vekaletnameye dayalı olarak tayin edilen vekil tarafından düzenlenen bonodan dolayı muteriz borçlunun sorumlu olmayacağı, o halde, mahkemece borçlunun imzaya itirazının kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu bonoyu davacı ve davalı borçlu sıfatı ile birlikte imza etmişlerdir. TTK.’ nun 690 ve 636. maddeleri gereğince senette yazılı borçtan taraflar müteselsilen sorumludurlar. BK.’ nun 146. maddesinde “...müteselsil borçlulardan her biri alacaklıya yapılan tediyattan birbirine müsavi birer hisseyi üzerine almaya mecburdurlar ve hisseden fazla tediyata bulunan fazla ile diğerlerine rücu hakkına haizdir...” hükmü yer almıştır. Alacaklı dava dışı kişinin imzaladığı ibraname gözetildiğinde davacının takipten önce ve sonra ödeme yaptığı tespit edildiğine göre müteselsil borçlu davalının ½ oranında sorumlu olduğu dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin hükmün bozulmasına neden olacağı-
İİK’nun 363. maddesinin 1. fıkrasının 7. bendinde temyiz edilebilecek kararlar arasında sayılan istihkak davalarında ve istihkak davalarına ilişkin takibin taliki kararlarında temyiz incelemesi yapılabilmesi için aynı fıkranın son cümlesinde yer alan özel düzenlemeye göre İcra Mahkemesi kararının taalluk ettiği malın veya hakkın değerinin belirlenen bu miktarı geçmesinin şart olduğu-Bankaca rehin hakkının banka ile müşterisi (borçlu) arasında imzalanan çerçeve sözleşmede ve kredi sözleşmelerinde yer aldığının iddia edildiği, esasen rehin hakkının, banka ve müşterisi arasında imzalanan çerçeve sözleşmede ve kredi sözleşmelerinde yer aldığı ve bankanın borçlusuna karşı ileri sürebileceği bu hakkını borçlunun alacaklısına karşı da istihkak iddiası olarak ileri sürmesinin mümkün olduğu-
Kendisine tebligat yapılacak kimse veya kendisine tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memuruna imza mukabilinde teslim edeceği ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildireceği, İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihin, tebliğ tarihi sayılacağı-
Şikayet konu 21.09.2020 tarihli haciz borçluya ödeme emri tebliğ edilen adreste yapılmamış ise de, borçlu şirketin haczin yapıldığı adresten 23.01.2018 tarihinde ayrıldığı, 29.01.2018 tarihinde ise üçüncü kişinin faaliyete başladığı, ne var ki, haciz mahallinde borçlunun ayrıldığı tarihten sonrasına ilişkin 11.03.2019 tarihli sipariş üretim belgesi, 06.02.2019 tarihli üretim formu, sigorta poliçesi gibi evraklar bulunmasına göre, haczin borçlunun elinde yapıldığını kabulü gerektiğinden şikayetin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Sanığın, üzerinde çok sayıda "ipotek" bulunan taşınmazlarını mal beyanında bildirmemiş olmasının "gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçu"nu oluşturmayacağı–
Şikayet olunanlar tarafından 2 yıllık süre içinde satış talep edildiği ve gerekli masrafların kendilerine bildirilmesinin istenildiği ve tebliğ için 5,50 TL posta pulu verilmiş ise de icra müdürlüğünün süresinde yapmadığı bir şikayet olunanların kendi lehlerine bir hak elde edemeyeceği, şikayet olunanların süresi içerisinde masrafları yatırarak satış istemedikleri, hacizlerin düştüğü gerekçesiyle şikayetin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline, şikayet olunanların alacaklarının sıra cetvelinden çıkarılarak 2008/4528 esas sayılı icra dosyasından yeniden düzenlenmesine karar verilmesinin gerekeceği-
Borçlular tarafından dosya borcunun tamamının fer'ileri ile birlikte icra dosyasına ödenmesinden sonra açtıkları menfi tespit davası ile icra veznesine giren paranın alacaklıya ödenmemesine dair verilen tedbir kararı nedeniyle, paranın icra veznesine yatırıldığı tarih ile bu tedbir kararı arasındaki dönem için alacaklının faiz istemesinde yasaya aykırı bir yönün bulunmadığı-
İİK.’nun 82/7 maddesi uyarınca; bağ, bahçe veya meyva veya sebze yetiştiricisi olan borçlunun, ailevi durumuna göre geçimi için zorunlu taşınmaz miktarının saptanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.