Davanın açılmasına sebebiyet vermeyen İdarenin vekalet ücreti ve yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı-
Taşınmaz haczine ilişkin 103 davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiğine yönelik şikayetin İİK'nun 16/1. maddesine göre 7 günlük süreye tabi olduğu-
Sözleşmenin kefili olan alacaklının garantöre rücu edip edemeyeceği veya ne miktarda rücu edebileceğinin yargılamayı gerektireceği ve bu nedenle alacaklının «itirazın kaldırılması isteminin reddine» karar verilmesi gerekeceği–
Haciz adresinin icra takibine konu senette yer alan adres olduğu, haciz tarihinden sonra yapılan ve dosya içerisinde yer alan vergi kaydı yoklamasına göre borçlunun halen haciz adresinde kayıtlı olduğu, davalı 3. kişi şirketin borcun doğumundan sonra kurulduğu, haciz tarihinden 5 gün sonra bir takım hisse devirleri gerçekleştirilerek SGK'lı çalışanlarına devredildiği dikkate alındığında, İİK'nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğunun kabulü ile bu yasal karinenin aksinin davacı 3. kişi tarafından kesin ve güçlü kanıtlarla ispatlanması gerektiği, davalı tarafından mahcuzlara ilişkin ayırt edici nitelikte fatura sunulmadığı gibi, sunulan ve takip konusu borcun doğumundan sonrasına ilişkin olan vergi ve sicil kayıtları ile birlikte dayanılan tanık beyanları ile mülkiyet karinesinin aksinin ispat edildiğinden söz edilmesi de mümkün olmadığından davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Defterlerin kapanış tasdikinin bulunmamasının, borca batıklıkta, borçlu aleyhine değerlendirme yapılmasına neden olmayacağı-
İlk taahhüdün ihlali nedeniyle suç oluştuktan sonra, borçlunun yeni taahhüdünün alacaklı (vekili) tarafından kabul edilmiş olmasının oluşan ilk suçu ortadan kaldırmayacağı (ilk suçtan feragatı ifade etmeyeceği)–
Şikayetçi borçlu adına çıkartılan tebligatta adresin adres kayıt sisteminde kayıtlı yerleşim yeri adresi olduğuna dair meşruhat bulunmadığının, örnek 7 ödeme emrinin borçluya A. Mah. E. Bitlis Bulvarı Akay Sit. A Blok Kat 8 Daire 15 Melikgazi/Kayseri adresinde Tebligat Kanunu'nun 21/1. maddesine göre tebliğ edildiğinin, ancak tebliğ evrakında muhtarın imzasının bulunmadığının görüldüğü, bu nedenle anılan tebliğ işleminin 7201 Sayılı Kanunun 21. maddesine aykırı olduğundan usulsüz olduğu-
Mahkeme gerekçesinde de yer verildiği üzere aynı icra dosyasındaki aynı işlemle ilgili mahkemece karar verilmiş olmakla bu kez şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken “karar verilmesine yer olmadığı” şeklinde hüküm kurulması doğru olmayıp, kararın bozulmasının gerekeceği-
Üçüncü kişi şikayetçinin, icra mahkemesine yaptığı başvuruda haczedilen menkullerin kendisine ait olduğunu ileri sürerek haczin kaldırılmasını isteminin, İİK'nun 96 vd. maddelerinden kaynaklanan istihkak davası olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.