Taraflar arasındaki menfi tespit davasında, mahkemece davalı defterlerinin incelenmesi için gereken delil avansının yatırılması davacı tarafa yüklenmişse de her iki tarafın da kendi defterlerini delil olarak göstermesi ve 6100 sayılı HMK'nun 324. maddesinin 1. fıkrasının 2. cümlesine göre aynı delile her iki tarafın birlikte dayanması halinde delil avansının yarı yarıya taraflardan alınacağı yönündeki hükmü dikkate alınarak ara karar oluşturulması gerekeceği-
Mahkemece, muterizin ihtiyati haciz kararının ve yapılan icra takibinin tarafı olmadığını, üçüncü kişi sıfatıyla ihtiyati hacze itiraz etmek mümkün ise de somut olay bakımından yapılan itirazın kanunda sınırlı olarak sayılan itiraz nedenleri arasında bulunmadığı iddiaların istihkak davasına konu olabileceği belirtilerek itirazın reddine karar verilemeyeceği-
İhtiyati haciz talebinin, ihtiyati tedbir kararından önce olduğu; bu durumda mahkemece, ihtiyati haciz talebinin yapıldığı tarihteki haklılık durumuna göre yargılama gideri ile vekalet ücreti hakkında bir karar verilmesi gerekmekte olup, "menfi tespit davasında alacaklının ihtiyati haciz talebinde bulunamayacağı" gözetilmeden, "ihtiyati haczin menfi tespit davasına bakan mahkemeden isteneceği" yolundaki yanılgılı gerekçeyle, yargılama gideri ve vekalet ücretinin ihtiyati haciz isteyene yükletilmesinin isabetsiz olduğu-
Borçlunun 3. kişide parasının bulunması halinde 3. kişiye “haciz ihbarnamesi” yerine “haciz müzekkeresi (yazısı)” gönderilmesi ile bu paranın haczedilmiş sayılacağı, buna karşın 3. kişide borçlunun bir alacağı (parası) yoksa o zaman, 3. kişiye gönderilen “haciz yazısı” ile İİK.nun 89. maddesindeki sonuçların doğmayacağı ve söz konusu paranın haciz yazısına cevap vermeyen 3. kişi zimmetinde sayılmayacağı-
İflasın açılmasının, borçlu aleyhinde haciz yoluyla yapılan takiplerle teminat gösterilmesine ilişkin takipleri durduracağı, iflas kararının kesinleşmesi ile bu takiplerin düşeceği, iflasın tasfiyesi müddetince müflise karşı 1. fıkradaki takiplerden hiçbirinin yapılamayacağı-
İhale yoluyla satılan taşınmazda kiracı olarak bulunan kişinin “haciz tarihinden” (ya da “ipotek tarihinden”) önceki bir tarihte yapıldığı resmi bir belgeyle belgelenmiş bir akde dayanarak taşınmazı işgal ettiğini ispat edememesi halinde, taşınmazdan çıkarılması gerekeceği - “Adi yazılı kira sözleşmesi”, “vergi kaydı”, “SSK belgesi”, “elektrik faturası”, “su faturası”, “telefon tesis belgesi”, “vergi dairesi yoklama fişi”, “sanayi sicil belgesi”, “marka tescil belgesi” ve “kira ödeme makbuzlarının “İİK.135/II maddesinde öngörülen ve kiracı sıfatını belgeleyen resmi belge”lerden sayılmayacağı – Taşınmazı işgal edenden kira paralarının istenmesini, taşınmazı alan kişinin tahliye haklarını etkilemeyeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.