Haciz yolu ile takiplerde kıyasen uygulanması gereken İİK'nın 235/3. maddesi uyarınca, sıra cetveline itiraz davalarında sıra cetvelinin iptaline veya davalının sıra cetvelinden çıkarılmasına değil, davalıya ayrılan payın, yargılama giderleri de dahil olmak üzere öncelikle davacı alacağının karşılanmasına tahsisine, artan kısım bulunması halinde davalıya bırakılmasına karar verilmesi gerekeceği, sıra cetveline itiraz davaları sonunda verilen hükmün, sadece davanın tarafları bakımından sonuç doğuracağı ve verilen kabul kararı ile durumun tespiti ile yetinilmeyip, eda hükmü kurulması gerekeceği-
Borca itiraz yönünden tayin edilen duruşma gününde taraflar gelmez veya alacaklı gelip de duruşmayı takip etmeyeceğini bildirir ise, HMK'nun 150. maddesinin uygulanması gerekeceği-
Takip dayanağı senedin ön veya arka yüzünde senedin teminat amaçlı verildiğine yönelik bir açıklama olmadığı gibi alacaklının senedin teminat senedi olduğu yönünde bir kabul beyanının bulunmadığı, yine takibe dayanak bononun vade tarihi ve tanzim tarihi dikkate alındığında, bononun teminat amacıyla verildiği hususunu da düzenlediği ileri sürülen sözleşmede, bonoya herhangi bir atıf bulunmadığı görülmekle bu sözleşme de takibe konu senedin teminat olarak verildiğini ispata yeterli olmadığı- Takip dayanağı bononun tanzim tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK'nun 778. maddesi göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı Kanun'un 680. maddesi uyarınca açık bono düzenlenmesinin mümkün olduğu, tamamen doldurulmamış bononun tedavüle çıkarken anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu yazılı belge ile kanıtlanmadığı sürece, bono üzerinde yazılı vade, tanzim gibi tarihlerin gerçekliğini ve varlığını koruyacağı-
Dosyaya sunulan banka havalelerinde herhangi bir açıklamanın bulunmadığı, havalenin kural olarak mevcut bir borcun ödenmesi için gönderildiğinin kabulü gerektiği, ihtiyati haciz isteyen tarafın "aleyhine ihtiyati haciz istenen taraftan alacaklı olduğunu" yaklaşık olarak ispat edemediğinden ve İİK'nun 257. maddesindeki şartlar da oluşmadığından, "ihtiyati haciz talebinin reddine" karar verilmesi gerekeceği-
Sıra cetveline şikayet, şikayet olunanın alacağının esas ve miktarına yönelik olmayıp, takip hukuku kurallarının yanlış uygulandığına, yani sıraya ilişkin olduğundan, mahkemece şikayetin esası incelenip, satış tarihi itibariyle şikayet olunanın alacağı bilirkişiye hesaplatılıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği-
İcra takibinin kesinleşmesinden önceki dönemde mirasın reddedilmiş olduğu hususunun maddi hukuka dayalı bir borca itiraz sebebi olduğu; nitekim bu hususun Hukuk Genel Kurulunun 19.11.2014 tarihli ve 2013/12-2240 E., 2014/929 K. sayılı kararında da benimsenmiş olduğu- Somut olayda borçlunun takibin kesinleşmesinden önce TMK'nın 606. maddesine göre alınan mirasın kayıtsız şartsız reddedildiğine ilişkin sulh hukuk mahkemesi kararını, ödeme emri tebliğinden itibaren yasal yedi günlük sürede icra dairesine bildirmediği anlaşılmakta olup, bu durumda takibin kesinleşmesinden sonra mirasın reddine ilişkin mahkeme kararı icra dairesine sunularak hacizlerin kaldırılmasının istenemeyeceği-
Davalıların murisinin sürücüsü olduğu aracın tek taraflı kazada desteğin öldüğü, davacının hak sahiplerine ödeme yaptığı, davacının yaptığı ödeme sebebi ile aracın işletenine, sürücüsüne ve diğer sorumlulara rücu hakkının bulunduğu belirtilerek alacağı karşılayacak şekilde davalıların mal varlığı üzerine ihtiyati haciz konulması talebinin İİK. mad. 257 şartları oluştuğundan kabul edilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.