Takip konusu çekte keşide yeri olarak 'H. Bolu'nun yazılmış olması halinde bu belgenin çek niteliğinde sayılmayacağı ve zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğunun kabulü gerekeceği-
Bonoya dayalı takip, genel yetkili yer olan borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesinde, bonoda öngörülen ödeme yerinde ve ayrıca İİK'nun 50/1. maddesi uyarınca bononun düzenlendiği yerdeki icra dairesinde yapılabileceği-
Borçlu, takibe itiraz dilekçesinde ve yargılama sırasında sunduğu cevap dilekçesinde, yetki itirazı yanında, borcun ödendiğini iddia ettiğine, diğer bir ifade ile akdi ilişki borçlu tarafından kabul edildiğine göre, BK.nun 73. maddesinin uygulanması gerekeceğinden alacaklının, ödeme zamanındaki yerleşim yerindeki icra müdürlüğünde takip yapabileceği; dolayasıyla, alacaklı şirketin yerleşim yeri olan Antalya İcra Müdürlüğünde takibe başlamasında yasaya uymayan bir yön olmadığı-
Talimat icrasınca borçlu şirket hakkındaki haciz isteminin yerine getirilmesi zorunlu olup “borçlu şirket hakkında iflasın ertelenmesine karar verildiği”nin ileri sürülmesi üzerine, icra müdürlüğünce haciz işlemi yapılmadan geri dönülemeyeceği–
Davcı vekilince "Kamu borcunun ödenmesi nedeni ile davadan ve ihtiyati haciz taleplerinden vazgeçtikleri" belirtildiğinden, mahkemece, davacı kurum vekilinden verilen bu dilekçe ile kasıtlarının ne olduğu netleştirilerek "davadan feragat" niteliğinde ise "davanın feragat nedeni ile reddine", "vazgeçme niteliğinde" ise her iki davalıdan da vazgeçmeyi kabul edip etmedikleri sorularak kabulleri halinde "davanın açılmamış sayılmasına", kabul etmemeleri halinde borç ödenmiş ve dava konusu kalmamış olduğundan "konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilmesi gerektiği-  Yargılama sırasında kamu borcu yapılandırması halinde davanın konusuz kaldığından söz edilemeyeceği ve "ileride borçlunun yapılandırması geçerliliğini yitirdiği takdirde Maliye Bakanlığının yeniden dava açma hakkı saklı kalmak kaydı ile"geleceğe yönelik belirsiz nitelikte hüküm tesis edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Borçlu sanığın yetkilisi olduğu şirket adına kayıtlı olan taşınmazları ve şirketteki hisselerini hangi bedelle devrettiği araştırılmadan İİK'nun 331. maddesine göre hüküm kurulamayacağı–
Takipte borçlu sıfatı bulunmayan kişilerin haciz tarihinde taşınmazın maliki oldukları ve tasarrufun iptali davasında taraf konumunda da olmadıkları ve dolayısıyla anılan davada haklarında verilmiş herhangi bir kararın da bulunmadığı anlaşıldığından, tasarrufun iptaline ilişkin ilamın, davada taraf olmayan bu kişiler yönünden sonuç doğurmayacağı, şikayetçilere ait hisse üzerine haciz konulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
22.10.2008 tarihinde yapılan hacizde ablası S.K’ya ait olduğu vergi levhası ile anlaşılmış olmakla birlikte, 14.12.2009 tarihinde 23 Temmuz Vergi Dairesi Müdürlüğü görevlilerince düzenlenen 14.12.2009 tarihli yoklama fişindeki işyerinin sanığa ait olduğunun yazıldığı, her iki işyeri adresinin açık yazılmadığı da dikkate alındığında bu işyerlerinin aynı adreste olup olmadığı, farklı adreslerde ise iştigal konusu, S.K.'nın kendi işyerini kimden devir aldığı, sanıktan devraldığının anlaşılması hâlinde tarihinin ne olduğu, sanığın bu işyerinde malik gibi ticari faaliyette bulunup bulunmadığı nın araştırılmasının gerekeceği-
İstihkak davalarında yetki itirazının, ilk itiraz olarak ve en geç ilk oturumda davanın esasına girilinceye kadar ileri sürülebileceği, icra mahkemesince kendiliğinden yetkisizlik kararı verilemeyeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.