Borçlu tarafından sunulan itfa belgesi altındaki imzanın alacaklıya gösterilerek “bu imzayı kabul edip etmediği” sorulup, imzayı kabul etmesi halinde “itfa itirazının kabulüne”, imzayı kabul etmemesi halinde ise “itfa itirazının reddine” karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığı gibi, HMK.nun 176 ve devamı maddelerinde düzenlenen ve dava prosedüründe tatbiki mümkün olan ıslah müessesesinin imzaya itiraz hakkında uygulanma olanağının olmadığı-
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanmaya karar verilebilmesi için, evlilik birliğinin temelinden sarsılmış olması ve ortak hayatın çekilmez hâle gelmiş bulunması gerektiği- Evlilik birliğinin sarsılıp sarsılmadığı noktasında hâkime takdir hakkı tanımış olduğu- Evlilik birliğinin ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenemeyecek derecede temelinden sarsılmış olması durumunda, davacının kusuru daha ağır ise davalının açılan davaya itiraz hakkı bulunmaktaysa da, bu hakkın kötüye kullanılmaması gerektiği- İtiraz hakkının kötüye kullanılması halinde evlilik birliğinin devamında davalı ve çocuklar bakımından korunmaya değer bir yarar kalmamışsa boşanmaya karar verilebileceği- Tanık beyanlarına göre davalı kadının eşine sürekli ağır sözlerle hakaret etmek suretiyle kusurlu olduğu, bu durumda TMK. mad. 166/1 davacının dava açmakta haklı olduğu- "Davacının başka bir kadınla olan ilişkisi yüzünden ailevi yükümlülüklerini yerine getirmediği, davalı kadının hakaretlerinin bu duruma tepki niteliğinde olduğu, geçimsizlikte ağır kusurun davacıda olduğu ve davalının davaya itirazının hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olmadığı, hiç kimsenin de kendi kusurundan kaynaklanan nedenlerle kendisi lehine sonuçlar elde edemeyeceği" gerekçesiyle boşanma davasının reddine dair verilen yerel mahkeme kararının isabetsiz olduğu-
‘Dava konusu mahcuzun üçüncü kişi tarafından bir başka takip dosyasında kesinleşen ihalede satın alındığı ve hacze konu eşyanın borçluya ait olduğunun kanıtlanamadığı’ gerekçesi ile üçüncü kişinin açtığı istihkak davasının kabulüne karar verilmiş ise de, ihale dosyasındaki alacak miktarı 320.000,00 TL olduğu halde hacizli üç aracın satışından da vazgeçilmiş ve ihale muhafaza işlemi gerçekleştirilmeden borçlunun işyerinde yapılmış olup bundan kısa bir süre sonra 3. kişi aynı yerde kiracı sıfatı ile ticari faaliyetine başlamış olduğundan, alacaklı tarafın ihale dosyasındaki icra takibinin muvazaalı yapıldığı yönündeki savunmasının yöntemince ve yeterince araştırılmadan karar verilmesinin hatalı olacağı, mahkemece borçlunun ticari kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak ihale dosyasındaki icra takibine konu borcun gerçekliği saptamalı, üçüncü kişinin ticari işletmesinin kapasitesinin borçlanmaya neden olan işlemin niteliği, ödeme konuları da araştırılmalı, üçüncü kişinin borçlu şirket ortakları ile akrabalık ya da benzeri bir bağ (örn; sigortalı çalışanı olup olmadığı vb.) içinde bulunup bulunmadığı saptanmalı, muvazaanın bulunmadığı sonucuna varılırsa bu kez yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile hacizli eşyanın tüm ayırt edici özelliklerinin belirlenip, bundan sonra ihale tutanağı ile karşılaştırması yapılarak karar verilmesi gerekeceği-
İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amacın, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamak olduğu-
Adli Tıp Kurumu'ndan alınan raporda imzanın borçlunun eli ürünü olup olmadığı hususunda net bir görüş bildirilmediğinden, borçlu vekili ise yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasını talep ettiğinden, mahkemece, uzman bilirkişilerden oluşturulacak kuruldan yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, kesin kanaat içermeyen ve dolayısıyla uyuşmazlığa çözüm getirecek nitelikte bulunmayan rapor hükme esas alınıp, yorumlanarak imzaya itirazın reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu-
Mahkemece İİK'nun 266. maddesi uyarınca ihtiyati hacizlerin kaldırılması için ihtiyati haciz kararında belirtilen borç miktarı kadar, şayet güncel dosya borcu miktarı daha az ise dosya borcunun tamamı tutarında teminat alınması yeterli iken ihtiyati haciz konusu malların değeri tutarında teminatın karşılanması suretiyle ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmesinin isabetsiz olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.