Mirasın reddinin iptali istenmesine ilişkin açılan davada, malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçının alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddetmesi durumunda alacaklıları veya iflas idaresi kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde ret tarihinden başlayarak 6 ay içinde reddin iptali hakkında dava açabileceğinden(TMK. mad. 617), davalı tarafından mirasın 09.10.2013 tarihinde reddedildiği ve eldeki davanın maddede belirtilen altı aylık süre geçmeden 10.02.2014 tarihinde açıldığı anlaşıldığı- Süresinde açılan dava incelenerek esası hakkında karar verilmesi gerektiği-
İİK’nun 97. maddesine göre istihkak iddiasında bulunan 3. kişinin dava açması gerekirken gerek İcra Müdürlüğü’nün yanlışlıkla alacaklıya süre vermesi gerekse alacaklı tarafından kendiliğinden istihkak iddiasının kaldırılması için dava açmasının, 3. kişide olan ispat yükümlülüğünün yerini değiştirmediği gibi açılan davanın reddini gerektirmeyeceği-
Tazminat davası-
İtirazın iptali ve tahliye istemlerine-
Borçlu, "senet üzerindeki imzanın kendisine ait olmadığını" alacaklı ise; "borçlunun imza incelemesine esas olacak imza örneklerinin bulunduğu resmi ve özel mercileri" beyan etmiş ve bunun üzerine, mahkemece, borçluya ait mukayeseye esas imzaların bulunduğu belgeler celbedilmiş olduğundan, öncelikle, ilgili yerlerden getirtilen ve dosya kapsamına bulunan borçluya ait karşılaştırma yapmaya elverişli imzaların esas alınması suretiyle usulünce bilirkişi incelemesi yaptırılması, bilirkişi tarafından dosyaya celbedilen imza örneklerinin rapor tanzimine yeterli görülmediğinin belirtilmesi durumunda ise, borçluya İİK. mad. 68a/5 uyarınca meşruhatlı davetiye tebliğ edilerek, geldiğinde, imza ve yazı örnekleri alınıp bilirkişi incelemesi yaptırılmak sureti ile sonuca gidilmesi gerekirken, mahkemece bu usule uyulmadan doğrudan borçluya meşruhatlı davetiye gönderilerek gelmediğinden bahisle istemin reddi isabetsiz olduğu-
Tahliye talebi olmadan icra müdürlüğünce kendiliğinden örnek 13 ödeme emri düzenlenerek gönderilmesinin hukuki sonuç doğurmayacağı,hukuki sonuç doğurmayan ödeme emrine dayanarak tahliyeye karar verilemeyeceği-
Borçlunun daha önce ipotek ettiği taşınmazı hakkında sonradan haczedilmezlik şikayetinde bulunabilmesi için ipoteğin mesken kredisi, esnaf kredisi, zirai kredi gibi zorunlu olarak kurulmuş ipoteklerden olması gerektiği, borçlunun serbest iradesi ile kurduğu ipoteklerin, bu yerle ilgili olarak meskeniyet iddiasında bulunulmasını engelleyeceği, ancak, haciz tarihinde ipotek konusu borcun ödenmiş olması halinde, ipotekle yükümlü bulunmayan taşınmaz hakkında meskeniyet şikayetinde bulunulabileceği-
Takibin şekline göre İİK.nun 62/1.maddesi uyarınca her türlü itirazın muttali olunan tarihe göre yedi gün içinde icra dairesine yapılması gerekeceği-
Borçlu hakkındaki icra takibi kesinleştikten ve borçlu tarafından bu kanuna göre haczi yasak olan emekli maaşı üzerine haciz konulmasına muvafakat edildikten sonra, icra müdürlüğünce uygulanan haciz işleminin, 5838 sayılı Kanun’un 32. maddesiyle 5510 sayılı SGK’nun 93/1. maddesinde yapılan değişiklikle getirilen hüküm karşısında geçerli olduğu, bu düzenlemenin İİK’nun 83/a maddesi karşısında özel hüküm sayılacağı ve öncelikle tatbik edileceği-
İlk Derece Mahkemesi tarafından harçtan muaf olan davalı TMSF'nin harçtan muaf olduğu gözetilmeden peşin harcın mahsubu ile harç masraflarının davalı TMSF'ye yükletilmesi ve Bölge Adliye Mahkemesince bu hususun gözden kaçırılması hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.