Senede dayalı icra takibinden sonra borçlu bulunmadığının tespiti amacıyla açılan menfi tespit davasında teminatsız takibin durdurulmasına karar verilip verilemeyeceği hususuna ilişkin davada, yargılamanın HMK'da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği-
Davalı tarafından takipsiz bırakılan icra dosyasının, ilama konu yıkım kararı yönünden sadece yenilendiği, yenilemeden önce icra emrine konu yapılan ve davalı alacaklı vekilinin imzaladığı belge içeriğine göre haricen ödendiği anlaşılan parasal alacaklarla ilgili takibin yenilenmesinin söz konusu olmadığı açık olduğundan, icra dosyasından davacı vekiline gönderilen ve ödenmesi talep edilen muhtıraya konu bedelin de yıkım kararının yerine getirilmesinden kaynaklı masraf kalemlerine ilişkin olduğu da tartışmasız olduğu-
Hem takip talebinde hem de ödeme emrinde, toplam ........... Euro ve ............ TL alacağın tahsili istenmekle birlikte yabancı para alacağının TL karşılığı gösterilmediği gibi, harca esas değerinin de Türk Lirası olarak yazılı olmadığının anlaşıldığı, o halde İlk Derece Mahkemesince, kamu düzeni ile ilgili olan İİK’nın 58. maddesi gözetilmek suretiyle, şikayete konu takip talebi ve ödeme emrinde ................ Euro yabancı para alacağının harca esas değer olarak Türk Lirası karşılığı gösterilmediğinden bu alacak kalemi yönünden takibin kısmen iptaline karar verilmesi gerekeceği-
İcra takibinin borçlusu olmayan kişi yönünden yapılan işlemlerin zamanaşımını kesmeyeceği-
Borçluların icra mahkemesine başvurusu; takibe konu senet dışındaki kredi sözleşmesi gereğince anılan senedin, teminat olarak verildiğine ilişkin olup, bu haliyle başvuru, İİK'nun 168/5, 169 ve 169/a maddeleri kapsamında borca itiraz niteliğinde olduğundan, mahkemece, aynı Kanun'un 169/a-5. maddesi uyarınca itirazın kabulü halinde takibin "durdurulması" yerine "iptaline" karar verilmesi isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, yapılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
İflasın ertelenmesi üzerine mahkemece “borçlu şirket hakkında yapılmış takiplerin durdurulmasına” ve “yeni takip yapılmamasına” dair verilen ihtiyati tedbir kararından sonra konulan hacizlerin kaldırılması gerekeceği-
Bononun arka yüzündeki ilk cironun, bononun lehtarına ait olması gerekeceği, dolayısıyla lehtardan önce yapılmış bulunan şirketin cirosunun, şirketi dayanak bonodan sorumlu kılmayacağı, bu nedenle işin esasının incelenmesinin yerinde olmadığı-
Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun, hangi kısma itiraz ettiğini ve miktarını açıkça belirtmesinin gerekeceği, aksi takdirde borca yönelik kısmi itirazın geçersiz olduğunun kabulünün gerekeceği-
Borçlunun itirazında kabul ettiği ve icra müdürlüğünce takibin devamına karar verildiği miktar dışında kalan kısım esas alınarak asıl alacak işlemiş faiz ve gecikme tazminatı hesaplanması gerektiği- İtirazın iptali davasına konu takip tarihi, 6352 s. Kanununun yürürlüğünden önce olduğundan, mahkemece asıl alacak üzerinden %40 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesi gerektiği-
Takibin kesinleşmesi öncesi veya sonrasında takibe konu senedin sahteliğinin iddia edilmesinin, HMK'nın 209. maddesi uyarınca takibin durdurulması sonucunu doğurmayacağı, anılan hükmün icra takibine etkisi olmadığı- İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.