Takibin 27.05.2016 tarihinde başlatıldığı, Bölge Adliye Mahkemesinin gerekçesinde geçen "Borç İbra Protokolü" başlıklı belgenin ise 29.09.2016 tarihinde takipten sonra düzenlendiği, bu nedenle takipten sonra düzenlenen bu belgenin borca itiraz tarihi itibari ile var olmadığı, takibin kesinleşmesinden sonraki itfa kapsamında değerlendirilmesi gerektiği-
Harçlar Kanunu. mad. 23 uyarınca vazgeçme halinde vazgeçilen miktara ait tahsil harcının yarısının alınması gerektiği- Ancak haczedilen mal satılıp paraya çevrildikten sonra vazgeçilirse tahsil harcının tam olarak alınacağı- Haciz konan icra takip dosyasına ilişkin tahsil harcının İİK’nun 28. maddesine göre alacağın ödenmesi sırasında haciz konan o dosyadan tahsil edilebileceği ve bu haciz sebebi ile tahsil harcının haciz uygulanan şikayete konu icra dosyasından kesilmesine yasal olarak imkan olmadığı-
Takibin kesinleşmesinden önceki devreye ilişkin olan zamanaşımı itirazının beş günlük yasal süre içinde ileri sürülmesi gerekeceği-
İİK.nun 149/a maddesi atfı ile ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takiplerde de uygulanması gerekli aynı kanunun 33.maddesine göre, borçlunun, icra emrinin tebliği üzerine yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabileceği-
Yırtılmış senedin parçalarının tekrar biraraya getirilerek takibe konulması halinde, borçlunun itirazının kabulü gerekeceği, yırtılma nedeni konusundaki uyuşmazlığın icra mahkemesinde de çözümlenemeyeceği, alacaklının, mahkemede dava açıp ilam alması gerekeceği (ilamsız takip yapamayacağı)—
İcra mahkemesince borçlunun itiraz dilekçesine ekli olarak ibraz ettiği belgelerden borcun itfa veya imhal edildiğinin anlaşılması halinde borca itirazın kabulü gerekeceği; mahkemece «taraflar arasında cari hesabın olduğundan bahisle ticari defterler bilirkişi incelemesi yaptırılarak uyuşmazlığın çözülemeyeceği—
Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, dosya hesabını şikayet olmayıp, dosya borcunun takibin kesinleşmesinden sonra tamamen ödendiğine ilişkin olduğundan ve bilirkişi raporunda da bakiye alacak bulunduğu tespit edildiğinden, şikayetin tümden reddi yerine kısmen kabul kısmen reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu, o halde, İlk Derece Mahkemesi’nin, alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirdiği, bu nedenle de istemin genel mahkemede çözümlenmesi gerektiğine dair gerekçesi yerinde olmayıp, Bölge Adliye Mahkemesi’nce HMK’nın 353/-b-2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, şikayetin kısmen kabulü ile bakiye alacak tutarının belirlenmesi yönünde hüküm tesisinin hatalı olduğu-
İİK. mad. 33’ün uygulanmasında, Devletin de güvence (teminat) göstermesi gerektiğine dair İçtihadı Birleştirme Kararı-
7. HD. 05.04.2016 T. E: 6561, K: 7812-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.