Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, dosya hesabını şikayet olmayıp, dosya borcunun takibin kesinleşmesinden sonra tamamen ödendiğine ilişkin olduğundan ve bilirkişi raporunda da bakiye alacak bulunduğu tespit edildiğinden, şikayetin tümden reddi yerine kısmen kabul kısmen reddi yönünde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu, o halde, İlk Derece Mahkemesi’nin, alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirdiği, bu nedenle de istemin genel mahkemede çözümlenmesi gerektiğine dair gerekçesi yerinde olmayıp, Bölge Adliye Mahkemesi’nce HMK’nın 353/-b-2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken, şikayetin kısmen kabulü ile bakiye alacak tutarının belirlenmesi yönünde hüküm tesisinin hatalı olduğu-
İİK. mad. 33’ün uygulanmasında, Devletin de güvence (teminat) göstermesi gerektiğine dair İçtihadı Birleştirme Kararı-
Takibe konu senetler incelendiğinde “iş bu nama yazılı senedim” ibaresini ihtiva eden senedin nama yazılı düzenlendiğinin, bedelin malen alındığı kaydının bulunduğunun, borçlunun keşideci, alacaklının lehtardan sonraki ciranta olduğunun anlaşıldığı, takip dayanağı senetin nama yazılı olarak düzenlendiği, buna rağmen lehtar tarafından kaşe basılıp imzalanmak suretiyle yapılan ciro beyaz ciro olup bu devrin alacağın temliki niteliği taşımadığı, bununla birlikte şekil olarak cironun alacağın temliki şartlarını bünyesinde barındırdığı söylenemiyorsa, artık senedi devralan kişi senede dayalı olarak hak sahibi sıfatını iktisap edemeyecek ve kambiyo hukukuna ilişkin hiç bir hukuki imkandan özellikle İİK'nın 170/a-2 uyarınca kambiyo hukuku kapsamında takip hakkından yararlanamayacağı, o halde İlk Derece Mahkemesince alacaklının takip hakkının bulunmadığı kabul edilerek takibin iptaline karar verilmesi gerekirken farklı gerekçe ile takibin iptaline karar verilmesinin, Bölge Adliye Mahkemesince de İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak şikayetin reddine hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
7. HD. 05.04.2016 T. E: 6561, K: 7812-
Ciro’da tarih bulunmaması halinde, «vadeden önce» yapılmış sayılacağı ve lehtara yapılan ödemelerin (kişisel def’ilerin) takip yapan iyiniyetli hamile ileri sürülemeyeceği—
Borçlu, icra emrinin tarafına tebliğinden itibaren yedi günlük yasal süre içerisinde yapmış olduğu başvurusunda sair nedenlerle birlikte takibe konu borcun ödendiğini ileri sürerek ödeme itirazında bulunmuş olup, başvurunun bu hali ile, İİK'nın 149/a-1. maddesi göndermesiyle İİK.nun 33/1. maddesine dayalı takipten önceki döneme ilişkin itfa itirazı olduğu-
İcra emrinin 21.05.2011 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, icra emri tebliğ tarihinden sonra 24.05.2012 tarihli, Samsun 1.Aile Mahkemesi kararından bahisle nafakalar ile tazminatların Mayıs 2012 ayı itibariyle tamamen ödendiğine dair alacaklının imzasını taşıyan belge ile alacaklıya ödeme yapıldığına göre bu ödemenin takipten sonra yapıldığı kabul edilerek, borçlunun dava dilekçesinde kabul ettiği 1.240 TL. ve takip masrafları yönünden takibin devamına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Başvuru, borca itiraz niteliğinde olup, başvurunun niteliği de gözetilerek İİK'nun 169/a-1 maddesi gereğince mutlaka duruşma açılması ve itirazın duruşmalı olarak incelenmesi gerekeceği, dosya üzerinde yapılan inceleme ile sonuca gidilemeyeceği- Borca itirazın kabulü halinde takibin "durmasına" karar verilmesi gerekirken, "iptaline" hükmolunmasının doğru olmadığı-
İİK.’nın 337/a maddesinde düzenlenmiş bulunan “ticareti terk suçu”nun ticaret şirketi temsilcileri tarafından işlenemeyeceği-
Borçlunun itfa itirazının kabul edilebilmesi için ödeme belgelerinde takibe konu alacak (somut olayda nafaka alacağı) için yapıldığına dair açık atıf bulunmasının zorunlu olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.