Hamiline düzenlenmiş olan takibe konu çekin ilk cirantası ile imzaya itirazı kabul edilen keşideci arasında doğrudan bir ilişki bulunduğu somut şekilde belirlenemediğinden, ilk ciranta olan alacaklının, borçlunun imzasının sıhhatini bilecek durumda olduğunun kabulünün mümkün olmadığı, borçlu tarafından, alacaklının senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu da ispatlanamadığına göre, mahkemece alacaklının tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulması isabetsiz olup, kararın belirtilen nedenle bozulması gerekir ise de, anılan yanlışlığın giderilmesinin yeniden yargılama yapılmasını zorunlu kılmadığı-
Tefecilik iddiasının dar yetkili icra mahkemesince incelenmesinin mümkün olmadığı-
Bilirkişi tarafından aynı imza tespiti konusunda çelişik iki bildirim yapılması durumunda,yeniden ve uzman bilirkişilerden oluşacak kuruldan rapor alınması ve çelişkinin giderilmesi ile karar verilmesi gerekeceği-
Yetki itirazında bulunana birden fazla yetkili mahkemeyi (icra dairesini) gösterme olanağının yasaklanmadığı, yetkili olmaları koşulu ile birden çok yetkili mahkeme (icra dairesi) belirtilmiş olsa dahi, yetkili yeri bildirme yükümlülüğünün yerine getirilmiş olacağı, ancak, borçlunun bu yerlerden birini tercih etmesi gerekeceği-
Senetteki imzanın borçluya ait olduğunun -senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden- alacaklı tarafından ispat edilmesi gerekeceği- Alacaklı tarafından yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmasının talep edilmesi halinde; mahkemece ispat yükünün alacaklıda olduğu kuralı nazara alınarak -masrafın alacaklı tarafından karşılanmak üzere ve bu konuda kesin süre verilerek- usulünce yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği-
HMK. hükümlerinin tamamlanmış işleri etkilememek kaydıyla derhal uygulanacağı (HMK. mad. 448)- Takip tarihi itibariyle yürürlükte olan HMK. mad. 17 gereğince, takip dayanağı bonoda tarafların tacir olduklarına dair bir ibare bulunmadığı gibi, alacaklı tarafından da tarafların tacir olduğuna ilişkin bir belge sunulmadığından anılan bonoların tacirler arasında düzenlenen bir bono olarak kabulünün mümkün olmadığı ve takip dayanağı bonolardaki yetki sözleşmesinin geçersiz olduğu-
İtiraza konu takibe dayanak yapılan çekte keşide yerinin Ankara, muhatap bankanın bulunduğu yer ile itiraz eden borçlunun yerleşim yerinin Ankara olduğu ve diğer borçluların adresinin de Ankara olarak gösterildiği ve bu adreste ödeme emri tebliğ edildiği halde alacaklının takibini yetkili olmayan İstanbul İcra Müdürlüğünde başlatmasının hatalı olduğu, yetki itirazının kabulüne karar verileceği-
“Takip dayanağı belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğu”nun yazılı belge ile kanıtlanması gerektiği, İİK.nun 169/a maddesi uyarınca borçlunun ibraz ettiği belgede, takip dayanağı senede açıkça atıf yapılmasının zorunlu olduğu, açıkça atıf yapıldığının kabulü için senedin vade ve tanzim tarihleri ile miktarının belgede açıkça belirtilmiş olması gerektiği-
Bonoda keşideciye karşı yapılacak takiplerde zamanaşımı süresinin üç yıl olduğu; istihkak davasının zamanaşımını kesmeyeceği-
Dosyada hükme esas alınan raporlar arasında çelişki olup aralarındaki mübayenetin giderilmediğinden, her iki raporun da mahkeme talebi üzerine alındığı ve raporlardan birinin diğerine üstünlüğünün kabul edilemeyeceğinden, Bölge Adliye Mahkemesince; raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için yeniden ve grafoloji alanında ehil bilirkişilerden oluşturulacak bir kuruldan kuşkudan uzak, Yargıtay denetimine ve hüküm kurmaya elverişli rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.