Affedilen veya hoşgörüyle karşılanan olaylara dayanılarak boşanma kararı verilemeyeceği- Fiili ayrılığın tek başına boşanma nedeni olmadığı-
Koca tanıklarının anlattığı olaylar ilk davanın açılmasından önceki döneme ilişkin olup, ilk davanın reddi nedeniyle, ilk davanın açılmasından önceki olaylara dayalı olarak davacı-davalı kadına bir kusur yüklenemeyeceği- Kocanın eşine fiziksel şiddet uyguladığı ve birlik görevlerini yerine getirmediği anlaşılmış olup, ilk davanın açılmasından sonra tarafların bir araya geldikleri iddia edilmediği gibi, fiili ayrılık döneminde kadından kaynaklanan ve ona kusur olarak yüklenebilecek yeni bir maddi olayın varlığı da kanıtlanamadığından; evlilik birliğinin temelinden sarsılmasını gerektiren olaylarda, ilk davayı da açarak boşanma sebebi yaratan kocanın tamamen kusurlu olduğu; mahkemece boşanma davasının kabul edilmesi ve kusur yüklenemeyen kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabul edilmesi gerektiği-
Mevcut veya beklenen bir menfaati boşanma yüzünden haleldar olan kusursuz ya da daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebileceği; boşanmaya sebep olan olaylarda maddi tazminat isteyen eşin diğerinden daha ziyade ve eşit kusurlu olmadığı anlaşılmış olup, boşanma sonucu bu eş, en azından diğerinin maddi desteğini yitirdiğinden; mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi dikkate alınarak davacı-davalı kadın yararına uygun miktarda maddi tazminat verilmesi gerektiği-
Davalı tanığının, davacının Belçika'ya geldiği zaman, tarafların Belçika'da bir arada kaldıklarını bildirmişse de; bu beraberliğin dava açılmadan önceki üç yıllık döneme ilşkin olup olmadığı ve evliliği devam ettirmek amacı taşıyıp taşımadığı konusunda bir beyanda bulunmadığından; soyut nitelikte olan davalı tanığının anlatımının hükme esas alınamayacağı- Davacı kocanın sadakat yükümlülüğüne aykırı olarak bir başka bayanla 5-6 yıldır evlilik dışı olarak beraber yaşaması, davacının sürekli olarak dava açma suretiyle boşanma çabası içinde olması ve tarafların da Belçika Mahkemesinde boşanmış olmaları durumunda; TMK. mad. 166'daki koşullar gerçekleşmiş olduğundan; boşanma davasının kabul edilmesi gerektiği-
2. HD. 31.05.2018 T. E: 2016/13533, K: 7019-
Erkeğin boşanma davası açması ve fiili ayrılığı başlatmasının, kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olmadığı-
Boşanma davası açıldıktan sonra (dava devam ederken) oluşan olayların boşanma sebebi olarak kabul edilemeyeceği–
Fiili ayrılığın, boşanma sebeplerinden birine dayalı olarak MK. 166/IV’de gösterilen süre kadar devam etmemesi halinde, boşanma kararı verilemeyeceği–
Erkeğin ablasının kolunu ısıracak derecede sinirli ve agresif davranışları olan, erkeğin işyerine giderek agresif tavırlar sergileyen, eşine toplum içinde “Allah belanı versin, yavşak, pezevenk, s...tir git, hayvan, adam değilsin” diyerek ağır hakaretlerde bulunan, küfür eden ve kıskanç tavırları olan kadın ile agresif davranışları olan, teslim edilen araca zarar veren, eşini darp eden, zaman zaman gece eve gelmeyerek fiili ayrılık döneminde ev sahibine kadın ve çocuğun oturduğu evin boşaltılacağına dair ihtar çeken erkeğin eşit kusurlu olduğu- Boşanma sonucu maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu, tazminat talep eden eşin ise kusursuz veya diğerine göre daha az kusurlu olması gerekeceği-
Evlilik birliği içinde edinilen taşınmazın kredi borcu nedeniyle elden çıkarıldığının kabulü mümkün omadığı, aksi davalı tarafından ispatlanmadığından taşınmazın edinilmiş mal olarak kabulü ile boşanma dava tarihinden 2 ay 20 gün önce elden çıkarılan taşınmazın TMK'nun 229 ve 235/2 maddesi gereğince elden çıkarıldığı tarihteki değerinin tespiti ile bu değerin yarsına aynı yasanın 236/1 maddesine göre katılma alacağı olarak karar vermek gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.