Karar tarihinden sonra davalı annenin çocuğu İstanbul'da bulunan davacı babanın yanına gönderdiği, orada okula gitmesi için muvafakatname verdiği ve küçük İstanbul ilinde okula başladığından; Türk Medeni Kanunun 348. maddesinin koşullarının oluştuğu-
İdrak çağındaki çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınması ve görüşüne gereken önemin verilmesi iç hukukumuz haline gelmiş BM. Çocuk hakları sözleşmesi ile Avrupa sözleşmesinin gereği olup, bu hükümler gözetildiğinde; çocuğun üstün yararı nedeniyle görüşüne değer verilmemesini gerektirecek bir olumsuz durum belirlenmediğine ve çocuk baba yanında kalmak istediğine göre velayetin davacı-davalı babaya verilmesi gerekeceği-
Çocuğun yararı ile ana ve babanın yararı çatıştığı takdirde, çocuğun yararının tercih edilmesi; iç hukuk bakımından idrak çağında olduğu kabul edilen çocukların velayet konusundaki tercihlerine, mahkemenin gereken önemi vermesi gerekeceği-
Kişisel ilişkinin düzenlenmesi davalarında asıl olanın çocuğun üstün yararı olduğu, bu sebeple kişisel ilişki ile ilgili kararların maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmediği, dolayısıyla bu ilişkinin mahkemece değişen şartlara göre her an yeniden düzenlenebileceği, tarafların yargılamanın her aşamasında delil sunabileceği gibi mahkemece de re’sen delil toplanabileceği, eksik inceleme yapılması hâlinde çocuğun esenliği ve güvenliğinin zedeleneceği gözetildiğinde davalı babanın temyizinde hukukî yararının bulunduğu-
Velayet düzenlemesi yapılırken; gözönünde tutulması gereken temel ilke, çocuğun "üstün yararı" olduğu, çocuğun üstün yararını belirlerken; onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesinin gerekli olduğu, ana ve babanın yararlarının: boşanmadaki kusurları, ahlaki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları, çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde gözönünde tutulacağı, mahkemece, velayet konusunda uzman bilirkişiden sosyal inceleme raporu alınarak ve idrak çağında bulunan 2006 doğumlu müşterek çocuğun velayeti konusunda görüşü de bizzat alınıp deliller hep birlikte değerlendirilmek suretiyle düzenleme yapılması gerekeceği-
2. HD. 06.04.2017 T. E: 2015/25185, K: 3936-
Velayetin düzenlenmesinde aslolan çocuğun üstün yararı olduğundan, Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’ne göre, yüksek yararına ters düşmedikçe idrak çağındaki çocuğun ifade ettiği görüşe gereken önemin verilmesi gerektiği- TMK 336- Davalı erkeğin, düğünde takılan ziynetleri evlilik birliği içinde harcandığını kabul etmesi, talep edilen ziynetlerin mevcudiyetine ve miktarlarına davalının itiraz etmemesi durumunda; mevcudiyeti kadın tarafından kanıtlanan ziynetler yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Boşanma davasında velayete ilişkin olarak, çocuğun idrak gücüne sahip olduğunun kabul edildiği durumlarda çocuğa adli merci önündeki kendilerini ilgilendiren davalarda kendi görüşünü ifade etmesine müsaade edilmesini ve yüksek çıkarına açıkça ters düşmediği takdirde, ifade ettiği görüşe gereken önemin verilmesi gerektiği; çocuğa görüşünü ifade etme olanağının tanınmaması ve velayetin düzenlenmesine esas olmak üzere herhangi bir uzman incelemesi de yaptırılmadan hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiği -
Mahkemece alınan, 23.06.2016 tarihli raporda sadece baba ve anne ile görüşülmek suretiyle velayete ilişkin rapor tanzim ettirilmiş, uzman tarafından çocuğun hazır edilemediği için çocukla görüşme yapılamadığı da belirtilerek velayetinin anneye verilmesine engel bir durum olmadığının belirtilerek eksik inceleme ve araştırma kurulmasının yasaya aykırı olduğu-
Annenin velayet görevlerini yerine getirmesine engel bir durumu ve bu konuda bir ihmali saptanmadığına göre, uzman raporundaki öneriye değer verilerek, çocuğun üstün yararı gereğince velayetinin anneye verilmesi gerekeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.