Ara karar verilmek üzere "gereği düşünüldü" denildiğinde ayağa kalkmaması nedeniyle yaşanan usul tartışmasından sonra salonun mübaşir vasıtasıyla boşaltıldığını, oturmaması için sadece davacı masası tarafında olan sandalyelerin salonun başka tarafına alındığını, mevzuata göre ara karar yazdırılırken tarafların ayağa kalkmasının gerekmediğini, hakimin yargılama faaliyeti esnasında kişisel ve keyfi davrandığını ve avukatların duruşma salonundan çıkarılamayacağından şahsına ve avukatlık mesleğine karşı onur kırıcı davranışta bulunduğu iddiası ile hakim aleyhine açılan manevi tazminat davasının reddi gerektiği-
Münhasıran pek kötü muamele sebebine dayanan boşanma davasında, TMK. mad. 166/1 şartlarının oluştuğundan söz edilip evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma kararı verilemeyeceği, o halde, delillerin TMK. mad. 162 çerçevesinde değerlendirilip sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Hastane bünyesinde çalışan personelin yoğun bakım servisinde tedavi gören N. Z. isimli yaşlı ve savunmasız yoğun bakım hastasına yönelik eylemlerinin insan onurunu zedeleyici, sindirici, aşağılayıcı ve küçük düşürücü nitelikte olduğu, bu durumun 6701 sayılı Kanun’da düzenlenen ayrımcılık yasağının özel bir görünümü olan tacize vücut verdiği ve 5326 sayılı Kanun’da yer alan özel düzenleme dolayısıyla muhatap Hastanenin 6701 sayılı Kanun kapsamında meydana gelen ayrımcılık yasağı ihlalinden sorumlu olduğu-
Kocanın açmış olduğu ve reddedilen boşanma davasından sonra kadının kocasını tepsi ile kasten yaralama suçundan mahkûm olduğu, gerçekleşen bu durum karşısında evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olan olaylarda birbirlerine şiddet uygulayan tarafların eşit kusurlu olduğunun kabulü gerektiği-
Boşanmaya sebep olan olaylarda tarafların eşit kusurlu olup olmadıkları- Maddi-manevi tazminat ile yoksulluk nafakası koşullarının oluşup oluşmadığı- Erkeğin kusurlu davranışlarının gerçekten de evlilikte ağır ve süreklilik arzeder şekilde gerçekleştiğinden tarafların kusurlu davranışları karşılaştırıldığında erkeğin ağır, buna karşılık kadının az kusurlu olduğu- Tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü ile dosya kapsamına uygun düşmeyen bu kusur belirlemesine bağlı olarak kadın eşin tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu- Yoksulluğa düşme hâlinin boşanma davası sırasındaki duruma göre belirlenmesi gerektiğinden, mahkemece kadının çalışıp çalışmadığı, çalışıyorsa yoksulluktan kurtaracak düzeyde düzenli ve sürekli bir gelirinin olup olmadığı, işten ayrılmışsa kendi isteği ile mi yoksa zorunlu olarak mı ayrıldığı hususları araştırılması gerektiği-
Boşanma davaları kamu düzenini ilgilendirdiğinden hakime geniş takdir hakkı tanındığı, tarafların bir dava üzerinde serbestçe hareket etme imkanına sahip olmadığı– Boşanma davalarında hakimin kanıtları serbestçe -ancak, objektif esaslara dayanarak- değerlendirilebileceği– Mahkemece maddi olayların takdirinde hataya düşülmesi halinde, hükmün Yargıtay’ca bozulacağı–
8. HD. 16.03.2017 T. E: 1112, K: 3764-
Yargılama esnasında beyanda bulunan davacı asil ve dinlenen davacı tanığı müşterek çocukların davalı babanın yanında kaldığını belirttiğinden, davalı yanında kalan müşterek çocuklar yönünden tedbir nafakasına ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Uyuşmazlığın, somut olayda tarafların sosyal ekonomik durumları, maddi tazminatın niteliği ve hakkaniyet ilkesi gözetildiğinde davalı yararına takdir edilen maddi tazminat miktarının az olup olmadığı noktasında toplandığı-
Karşılıklı Boşanma-Mal Rejiminin Tasfiyesi
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.