"İpotekli alacaklının masaya kayıt isteminin reddine ve kayıt kabul davası açmakta muhtariyetine" dair ikinci alacaklılar toplantısında alınan karara yönelik şikayet hakkında verilen kararın temyiz edilemeyeceği–
İ.lı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkin davada, tapu kaydının iptali ve davacı adına tesciline karar verildiğinde, davacının zararının oluşup oluşmayacağı ve oluşacak ise nasıl giderileceğinin saptanması gerektiği- Davalının taşınmazı davacıdan temlik aldıktan sonra borçları nedeniyle icra-i ve kamu haczi konulduğu, ile çekişmeli temlike konu kredi nedeniyle ipotek tesis edildiği görüldüğünden, mahkemece dava taşınmazın dava tarihinde üzerinde çekişmeli takyidatlar yokmuş gibi rayiç değeri ile üzerindeki çekişmeli takyidatlarla birlikte rayiç değerinin keşfen ayrı ayrı saptanması, takyidatsız değerden takyidatlı değerin çıkarılması, ortaya çıkan farkın davacının zararı olduğunun tespiti, daha sonra inançlı işlem ve TBK. mad. 97 uyarınca davacı tarafın yatırması gereken bedelden belirtildiği üzere tespit edilen farkın (davacının zararı) çıkarılması ile ortaya artı bir bedel (pozitif çıkması halinde mahkemece bu bedelin mahkeme veznesine depo edilmesi için (yatırmaması halinde hukuki sonuçları da hatırlatılmak suretiyle) davacı tarafa usulüne uygun süre verilmesi, yatırması halinde mevcut hali ile çekişmeli bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile davacı adına tescil edilmesi, aksi halde davanın reddine karar verilmesi gerektiği-
Borçlunun aleyhinde başlatılan icra takibi itiraz etmek suretiyle takibi durdurması ve alacaklının da elinde İİK.’nun 68 inci maddesinde sayılan belgeler bulunmamasının, borçlunun -takibi durduran bu itirazından sonra- menfi tespit davası açmakta hukuki yararı bulunmadığını kabule yeterli olmayacağı, bu halde de, borçlunun borç tehdidi altında olduğu ve bu sebeple de menfi tespit davası açmakta hukuki yararının olduğu- Borçlunun 'borçlu olmadığını' ileri sürerek ilamsız icra takibine itiraz etmesinin, ancak takibin durmasını sağlayacağı, icra takibini ortadan kaldırmayacağı, takibin iptalinin ise menfi tespit davanın açılmasından sonra gerçekleşen bir sonuç olduğu ve bu nedenle, davacının, takibe konu icra dosyasından dolayı borçlu olmadığının tespiti davası açmakta hukuki yararı olduğu- Alacaklının borçlunun itirazını iptal ettirmek için itirazın iptali davası açmamış olması halinde de, borçlunun itiraz ile durdurduğu takipte alacaklıya karşı borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açmakta hukuki yararının bulunduğu-
Temyiz kudreti olmayan bir şahsın geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle muayyen istisnaların dışında yapacağı işlemlere bir sonuç bağlanamayacağından, karşı tarafın iyiniyetli olmasının o işlemi geçerli kılmayacağı-
İİK. 277 vd.'na göre tasarrufun iptali istenebilmesi için, borcun tasarruf tarihinden önce doğmuş olması gerektiği- Tasarrufun iptali davasında, ticari defterler üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinin, davacı alacaklı ile davalı borçlu arasındaki temel ilişkinin hangi tarihte başladığına yönelik olması gerektiği-
HUMK. 443/4 (şimdi; HMK. 367/2) uyarınca taşınmazın aynına ilişkin –‘taşınmaz üzerindeki mülkiyet uyuşmazlığını çözen’, ‘tapu iptali ve tescil’, ‘taşınmaz üzerindeki ipoteklerin iptali’ gibi- ilamların ve bu ilamın eklentisi durumundaki vekalet ücretinin ve yargılama giderlerinin, ilam kesinleşmeden takip konusu yapılamayacağı–
Davacı vekilinin temyizi kötü niyet tazminatına ilişkin taraflar arasındaki menfi tespit davasında, dava konusu genel kredi sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olmadığı bilirkişi raporuyla saptanmış olup davalı banka, genel kredi sözleşmesini huzurda imzalatması ve bu konuda basiretli davranması gerekirken bu yöndeki yükümlülüklerine uymayarak basiretsiz davranıp davacının imzasını taşımayan genel kredi sözleşmesine dayanarak davacı aleyhine icra takibi yapmasında kötü niyetli olduğunun kabulü ile davacı yararına İİK'nun 72/5. maddesi uyarınca kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerekeceği-
“Koca menfaatine olarak karı tarafından üçüncü şahsa karşı iltizam olunan borçlar sulh hakimi tarafından tasdik olunmadıkça muteber olmaz(MK.169-III)” kural bu olmakla birlikte somut olayda yararına kefalet ve ipotek işlemleri gerçekleştirilen şirket ile davacının kocası tamamen farklı kişilikleri haiz olduklarından yapılan işlemler yönünden MK.169/III. maddesinin uygulanma olanağının olmadığı-
Bir tasarruf zamanında temyiz gücünden yoksun olduğu anlaşılan kişinin o tasarrufunun hüküm taşımayacağı iddiasının kabulü için bunu dava eden vasiye bundan başka diğer tarafın kötü niyetini dahi ispat etmek külfeti yüklenemeyeceği-
İpotekli alacaklı, üçüncü kişiye ait teferruat niteliğindeki menkul mallar üzerinde rehin hakkı kazanamayacağından, ipoteğin, bu mallar yönünden geçersiz sayılacağı, teferruat niteliğindeki menkul mallar hisseli ise davacının hissesi oranında ipoteğin iptali gerekeceği («İpotekli alacaklının iyiniyetli olması halinde, rehin hakkının korunacağı»na i-lişkin görüşün yasal dayanağı olan MK. m.988 hükmünün ancak menkul mallar üzerinde emin sıfatıyla zilyetten aynî hak kazanma olanağı ta-nıdığı ipotekli alacaklının, teferruat niteliğindeki menkul malların zil-yetliğini elde etmedikçe bu hükümde yararlanamayacağı)-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.