İpoteğin paraya çevrilmesi suretiyle yapılan ilamlı takipte ipotek veren üçüncü kişi ile ipotek borçlusu zorunlu takip arkadaşı olduğundan, asıl borçlu şirket hakkında satışın durdurulması kararı verilmekle zorunlu takip arkadaşlığı gereği ipotek veren taşınmaz maliki hakkında da satışın durdurulmasına karar verilmesi gerektiği-
İşe iade davasının yalnızca asıl işveren veya alt işveren aleyhine açılması durumunda, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin geçersiz veya muvazaaya dayandığının belirlenmesi halinde mahkemece davanın hemen reddedilmemesi, davalı olarak gösterilmeyen asıl işveren veya alt işverene davanın teşmili için davacı tarafa süre verilmesi; verilen süre içinde, diğer dava arkadaşına teşmil edilirse davaya devam edilmesi, aksi halde davanın usulden reddedilmesi gerektiği- Davacının çalıştığı firmalar dikkate alındığında, davalı şirketten ihale ile iş alan çeşitli şirketler bünyesinde çalıştığı, iş aktinin feshedildiğini iddia ettiği tarihine dava dışı bir işverenin bünyesinde çalışmasının olduğu, bu işyerinden çıkışı yapıldıktan sonra hizmet döküm cetvelinde başkaca işe giriş kaydı gözükmediği anlaşıldığından, davacının fesih yapıldığını iddia ettiği tarihte kayden işvereni gözüken dava dışı kişiye de dava teşmil edilerek, adı geçen şirketin cevap dilekçesi ve sunacağı deliller ile davacıya ait özlük dosyası getirtilerek sonucuna göre davalılar arasındaki hukuki ilişkinin niteliği belirlenip davacının fiili ve hukuki işvereni tespit edildikten sonra feshin değerlendirilmesi gerektiği-
İİK'nin 282. maddesi gereğince davalı borçlu ve borçlu ile doğrudan veya dolaylı işlem yapan üçüncü kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığının bulunduğu- İptal davaları için kanunda özel bir düzenleme öngörülmediğinden davanın HMK'nın 6. maddesi gereğince davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerektiği; aynı Kanun'un 7/1. maddesi gereğince de davalı birden fazla ise davanın bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde de açılabileceği-
İcra mahkemesinde yapılan, alacak miktarında itirazında görevli mahkemenin Asliye Hukuk mahkemesi olduğu-
Kira alacağının tahsili için başlatılan takibe itirazın kaldırılması ve tahliye istemi- Mirasçılar arasında mecburi dava arkadaşlığı bulunduğundan takibin mirasçılar tarafından birlikte başlatılması ve davanın da birlikte açılması gerektiği- Davadaki eksikliğin giderilmesi mümkün ise de, takip talepnamesindeki ve ödeme emrindeki bu eksikliğin sonradan giderilmesinin mümkün olmadığı-
Davalı yüklenicilerin sözleşmeye konu inşaatın yapılacağı tüm taşınmazların diğer paydaşları ile sözleşme imzalayıp imzalamadıkları, imzalamamışlarsa dava konusu sözleşmeye onay verip vermediklerinin araştırılarak, diğer paydaşlarla sözleşme yapılmamış ya da sözleşmeye onay vermemiş iseler, davacılar ile davalılar arasındaki sözleşmenin geçersiz olup sözleşmenin geçersizliğinin tespiti ile tapu iptali ve tescile karar verilmesi gerektiği-
Tasarrufun iptali davalarında, borçlu ve onunla hukuki muamelede bulunan üçüncü kişilerin zorunlu dava arkadaş olduğu- Üçüncü kişiden dördüncü kişiye devir olması halinde davacı alacaklının isterse davayı bedele dönüştüreceği, dilerse dördüncü kişiye de dava açarak tasarrufun iptalini isteyebileceği- Davalı borçlu yönünden davanın husumet yokluğundan reddine karar verilerek davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu- Davanın kabulüne karar verilmesi halinde alacaklının icra dosyasındaki alacak ve fer'ilerine şamil olmak üzere davalı üçüncü kişinin tazminat ile sorumlu tutulması gerekirken ve takip dosyasında ferilerinin işlemeye devam ediyor olmasına göre faize hükmedilmeksizin takip konusu alacak ve ferilerini geçmemek üzere davalı üçüncü kişinin tazminata mahkum edilmesine karar verilmesi gerekirken tekrar faize hükmedilmesi ve takip dosyasındaki alacak ve ferileriyle sınırlı tutulmamasının hatalı olduğu-
Uyuşmazlık; davalı elektrik dağıtım şirketinin talebi ile aynı bölgedeki pek çok taşınmaz üzerinde 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 31/b maddesi çerçevesinde şerh oluşturulduğu anlaşılan olayda her bir malikin taşınmazları üzerindeki şerhin kaldırılmasını ayrı ayrı açılan davalar ile talep etmesinin AAÜT’nin 22 nci maddesi anlamında seri dava olarak kabul edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır..
Davalı üçüncü kişinin davalı borçlunun eşi, davalının da davalı borçlunun kayınvalidesi olduğunun anlaşılmasına göre, davalı üçüncü kişi ve davalı kayınvalidenin İİK. 280/1 hükmü gereğince davalı borçlunun durumunu bilen ve bilmesi gereken kişiler olmalarına göre davalı verilen "tasarrufun iptaline" ilişkin kararda bir isabetsizlik bulunmadığı-
Ehliyetsizlik, vekâlet görevinin kötüye kullanılması ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil olmazsa tazminat isteklerine ilişkin davada, miras bırakan sağlığında hak dengesini gözeten kabul edilebilir ölçüde ve tüm mirasçıları kapsar biçimde bir paylaştırma yapmışsa mal kaçırmak kastından söz edilemeyeceği-  Miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden taşınır taşınmaz mallar ve haklar araştırılmalı, tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgeler mercilerinden getirtilmeli her bir mirasçıya nakledilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınmalı, böylece yukarıda değinilen anlamda bir paylaştırma kastının bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulması gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.