Yargılama sırasında yapılan ödemenin, şikayetin esasının incelenmesine engel olmayacağı-
İİK'nin 77. maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açıldığı, muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tespit ettirmeyi amaçladığı, muvazaa nedeniyle hakları ihlal olunan ve zarar gören üçüncü kişilerin tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilecekleri, üçüncü kişinin danışıklı işlem ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesinin önlemek amacıyla danışıklı bir işlem yapılması gerektiği, davacının bu davadaki amacının alacağını tahsil edebilmek için muvazaa nedeniyle temelde geçersiz olan işlemin hükümsüzlüğünü sağlamak olduğu- Muvazaaya dayalı davalarda davacının icra takibine geçmesi ve aciz belgesi almasına gerek olmadığı- İİK'nin 277. ve izleyen maddelerinde düzenlenen iptal davası açma hakkı davacının genel hükümlere, muvazaaya dayanarak dava açmasına engel olmadığı, davacının iddiasını kanıtlaması halinde iddianın taşınmazın aynına ilişkin olmadığı, alacağın tahsiline yönelik bulunduğu da gözetilerek İİK'nin 283/1, 2. maddesi kıyasen uygulanarak iptal ve tescile gerek olmaksızın davacının taşınmazların haciz ve satışını isteyebilmesi yönünden hüküm kurulması gerekeceği- Boşanma kararına göre dava 2012 yılında açılmakla birlikte, davalı kocanın 2009 yılında evden ayrıldığı o tarihten itibaren bir başka kadınla yaşadığının belirlendiği, davalılar arasındaki satışın yapıldığı 30.06.2009 tarihi itibariyle davalının mal kaçırma amacında olabileceği, kısaca borcun doğumuna (boşanmaya neden olan) neden olan olaydan sonra satışın gerçekleştiğinin kabulü gerektiği, TBK'nin 19. maddesine göre muvazaa olgusunun ispatında bedel farkı olmamasının satışın gerçek olduğu anlamına gelmediği gibi, iki bağımsız bölümün 30.09.2009 tarihinde satışına rağmen 5 yıl süre ile bila bedel borçlunun oturmasına izin verilmesi, bunun karşılığında eksik olan inşaatın tamamlanmasının sağlanması gibi bir anlaşmanın yaşam deneyimlerine uygun olmadığı gibi, tanık beyanları ile davalıların uzun yıllardır arkadaş oldukları, birbirini tanıdıkları sabit olup, davalının borçlunun mal kaçırma amacını bilebilecek şahıslardan olduğu-
Kiralananı kira süresi dolmadan tahliye eden davalı kiracının kira dönemi sonuna kadar olan kira bedelinden sorumlu olduğu ancak kiralayanın da bu sürede kiralananı tekrar kiraya vermek için gerekli çabayı göstermek ve zararın artmasını engellemekle yükümlü olduğu–
Bina ve arazi (emlak) vergisi gibi satışı yapılan şeyin aynından doğan vergi alacağının (rüçhanlı alacak) olduğu, bu alacakların rehinli alacaklardan da önce ödeneceği (6183 s. K. 21/II)—
Davaya konu taşınmazlardaki fındık ağaçlarının davalıya ait olmadığı anlaşıldığından TMK. mad. 718 gereğince davacı ve davalının fındık ağaçlarına tapudaki payları oranında malik oldukları sabit olmakla, fındık ağaçlarının taşınmazdaki payları oranında paydaşlara ait olduğunun beyanlar hanesine şerh verilmesine karar verilmesinin yanlış olduğu, muhdesat şerhinin terkini ile yetinmek gerektiği- Harcın muhdesat değeri dikkate alınarak hesaplanması gerektiği gibi davacı yararına vekalet ücretine hükmedilirken de harcı yatırılan dava değerinin dikkate alınması gerektiği-
Tapu tahsis belgesine dayalı tapu iptali ve tescil davasında; tahsise konu yerde uygulanan düzenleme ortaklık payının (DOP) davacıyı da bağlayıcı nitelikte olduğu dikkate alınarak tahsis miktarından bu oranda yapılacak indirimden sonra kalan miktarın paya dönüştürülmek suretiyle davacı adına tesciline karar verilmesi gerekeceği, ancak mahkemece, davacının gecekondusunun bulunduğu, dava konusu taşınmazın tamamının davacı adına tesciline karar verilmesinin hatalı olduğu-
Bir tek alacak için birden fazla taşınmaz üzerinde her biri alacağın tamamına teminat (güvence) teşkil etmek üzere rehin yükü taşınmazlar arasında paylaşılmadan kurulan rehine toplu rehin, kollektif rehin, müşterek rehin veya birlikte rehin denileceği ve bu rehinin amacının, tek bir alacağın tamamının, birden fazla taşınmaz ile tahsil edilmesi olduğu- Somut olayda, dava konusu taşınmazlar üzerinde kurulu ipoteklerin; toplu ipotek olması nedeniyle, alacaklı tarafından tüm taşınmazlar hakkında takip yapılması gerektiği-
Davalı kiracının, kira süresi sona ermeden kira sözleşmesini tek taraflı feshederek kiralananı tahliye etmesi durumunda, davacının zararının, tahliye tarihinden kiralananın aynı koşullarla yeniden kiraya verilebileceği tarihe kadar boş kaldığı süreye ilişkin kira parasından ibaret olacağı-
TMK'nın 588. maddesinden kaynaklanan davaların taşınmazın aynına (mal varlığına) yönelik olduğu, bu davalarda görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.