Mücbir sebep nedeniyle borçluya süre verilebilmesi için edimin süresinde ifa edilmemesinin borçlunun kusurundan kaynaklanmaması, mücbir sebepten dolayı edimin süresinde ifa edilememesinin gerektiği yani mücbir sebebin ifayı engelleyecek nitelikte olması gerektiği- C.lı kasaplık hayvanların eksik teslim edilmesinden kaynaklanan gecikme cezasının tahsili istemine ilişkin davada, mahkemenin olayın oluş şekli ve deliller ile sözleşme hükümleri gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, bu hususları göz ardı eden genel ve soyut nitelikteki 3. Bilirkişi ek raporuna göre karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
10.06.2010 tarihinde meydana gelen aşırı yağışa bağlı olarak kanalizasyon sisteminin yeterli gelmesi nedeniyle tahliye olamayan sel sularının sigortalı davacı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olan alışveriş merkezi niteliğindeki işyerine sızarak deposundaki gıda, vs benzeri malzemelerin ıslanarak zarar görmesine neden olduğu, 2560 sayılı Yasanın 25. maddesinde açıkça belirtildiği üzere yağmur (sel) sularının tahliyesi, ile ilgili görev davalı İSKİ'ye verildiğinden davanın illiyet bağı bulunmadığı gerekçesiyle İSKİ yönünden reddinin doğru olmadığı-
24.12.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5272 s. Belediye Kanunu ve 13.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 14. ve 15. maddeleri ile 5393 Sayılı Kanun'un 67. maddesi uyarınca belirtilen işlerin hizmet alım yoluyla üçüncü kişilere gördürülmesinin mümkün olduğu- Sözü edilen düzenlemeler ile asıl işin tamamı ya da bir kısmı 4857 sayılı Kanun'un 2. maddesinde öngörülen sınırlamalara tabi olmaksızın alt işverene verilebileceği ve bu durumda sadece 4857 s. K. mad. 2/7 ve TBK. mad. 19 çerçevesinde muvazaa denetimi yapılabileceği- 24.12.2004 tarihinden itibaren asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna uygun olarak kurulduğu ve muvazaaya dayanmadığı anlaşıldığından 12.08.2004 - 24.12.2004 tarihleri arasındaki dönem bakımından asıl-alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayalı olup olmadığının tespiti ise dava zamanaşımı nedeniyle 08.06.2007 öncesi ilave tediye alacağı zamanaşımına uğradığı için sonuca etkili olmayacağı-
Yağmur suyu dışındaki atık sular kendi kendine su olarak kabul edilemeyeceğinden bir taşınmaz malikinin bu suları taşınmazına kabul etmek zorunda olmadığı-
Davalının, davacıya ait taşınmaza elattığının, diğer bir deyişle taşınmaz üzerinde var olduğu saptanan toprak, atık malzeme ve hafriyatın davalı tarafından döküldüğünün ispat külfetinin davacıda olduğu, davacının tanık deliline dayanmadığı davada, davalı dava konusu taşınmaza herhangi bir müdahalesi olduğunu kabul etmediğinden davacının iddiasını ispat edemediği gözönüne alınmaksızın davanın reddedilmesi gerekirken, mahkemece, tek taraflı olarak davacı İdare tarafından tutulan rapora dayanılarak kabul kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Su aboneliği bulunan davalının taşınmazı satmış olmasının abonelik sözleşmesini otomatik olarak sona erdirmeyeceği–
Davacıların işyerinde davalı kurumca yapılan kesintinin yasal olup olmadığı, davacıların davalı kuruma elektrik borcunun bulunup bulunmadığının tespitine yönelik uyuşmazlıkta, mahkemece; gerektiğinde mahallinde keşif yapılarak, ilgi aboneliğe ait ödenmeyen geçmiş dönem borçlarının bulunduğu tarihlerde abonelik adresinde davacı şirketin faaliyette bulunup bulunmadığı, faaliyette bulunmuş ise faaliyetin hangi tarihten itibaren başladığı ilgili Ticaret Odası Başkanlığı, Ticaret Sicil Müdürlüğü, Vergi Dairesi Müdürlüğü, Belediye Başkanlığı ve diğer kurumlardan sorularak saptanması, daha sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi, davacının ilgili yerde faaliyette bulunduğunun anlaşılması durumunda dosyanın bilirkişiye tevdii ile faaliyette bulunduğu süre dikkate alınarak ilgili kanun, yönetmelik ve kullanım tarihinde yürürlükte olan ve tarife hükümleri uyarınca davacı şirketin ve A.Ş.'de yönetim kurulu başkanının sorumluluğuna ilişkin TTK hükümleri çerçevesinde davacının sorumlu tutulacağı miktarın denetime elverişli rapor alınarak tespiti ve sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği-
Eski hale getirme bedelinin infaz aşamasında gözetilecek bir husus olduğu, her ne kadar davacı vekili dava dilekçesinde eski hale getirme veya eski hale getirme bedelinin kendisine ödenmesini talep etmiş ise de davacının asıl talebinin dava dilekçesinde de belirtildiği üzere, el atılmak sureti ile niteliği değiştirilmiş taşınmazın eski hale getirilmesi olduğu göz önüne alındığında mahkemece elatmanın önlenmesi ile birlikte eski hâle getirilmesi kararı ile yetinilmesi gerekirken, infaz aşamasında belli olacak eski hâle getirme bedelinin hüküm altına alınmasının doğru olmadığı- Haksız işgal tazminatı niteliğindeki ecrimisil davalarında ancak dava tarihine kadar gerçekleşmiş zararın istenebileceği, dava tarihinden sonra gerçekleşmesi muhtemel zararın sonradan açılacak davanın konusunu oluşturacağı, dava tarihinden sonraki kısım için ıslahla dahi ecrimisil istenemeyeceği-
İcra Dairesi’nce haciz kararı alınmadan önce belediyeden borca yeter miktarda haczedilebilecek mal gösterilmesinin isteneceği ve haciz işlemi sadece gösterilen bu mal üzerine uygulanacağı, on gün içinde yeterli mal beyan edilmemesi durumunda yapılacak haciz işleminin alacak miktarını aşacak veya kamu hizmetini aksatacak şekilde yapılamayacağı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.