Takibin ve itirazın iptali davasının, menfi tespit davasının kesinleşmeden önce açıldığı anlaşıldığından, davacının, dava konusu kaçak su tutanağına ilişkin olarak takip başlatmakta ve itirazın iptali davası açmakta hukuki yararının bulunduğu- Davalının borçlu olduğu bedel, itirazın iptali davasında dikkate alınarak talep edilen asıl alacak ve işlemiş faiz hakkında karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu uyuşmazlığın sayacın doğru tüketim kaydetmemesi nedeniyle doğduğu dosyadaki belgelerle sabit olduğuna göre, davalı idarenin, kendisine düşen edimi ifada ihmal gösterip göstermediği ve dolayısıyla, 818 sayılı BK’nun 98/2. maddesi delaletiyle sözleşme ilişkilerine de uygulanması gereken BK’nun 44. maddesi (6098 sk. 114/2. maddesi delaletiyle 52. maddesi ) uyarınca müterafik kusurlu olup olmadığı hususunu da saptanması gerekeceği- Takip ve dava konusu alacağın varlığı ve miktarı yargılama sonucu toplanan deliller ile saptanacak olmakla, alacak likit kabul edilemeyeceğinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin isabetsiz olduğu-
ASKİ Genel Müdürlüğü 2560 SK. na tabi olup, 3533 SK. Kapsamındaki kurumlardan olmadığından tarafı olduğu uyuşmazlıkların 3533 SK. Çerçevesinde mecburi tahkim yoluyla çözülemeyeceğinin kabulünün zorunlu olduğu-
Mücbir sebep nedeniyle borçluya süre verilebilmesi için edimin süresinde ifa edilmemesinin borçlunun kusurundan kaynaklanmaması, mücbir sebepten dolayı edimin süresinde ifa edilememesinin gerektiği yani mücbir sebebin ifayı engelleyecek nitelikte olması gerektiği- C.lı kasaplık hayvanların eksik teslim edilmesinden kaynaklanan gecikme cezasının tahsili istemine ilişkin davada, mahkemenin olayın oluş şekli ve deliller ile sözleşme hükümleri gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, bu hususları göz ardı eden genel ve soyut nitelikteki 3. Bilirkişi ek raporuna göre karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
10.06.2010 tarihinde meydana gelen aşırı yağışa bağlı olarak kanalizasyon sisteminin yeterli gelmesi nedeniyle tahliye olamayan sel sularının sigortalı davacı sigorta şirketi nezdinde sigortalı olan alışveriş merkezi niteliğindeki işyerine sızarak deposundaki gıda, vs benzeri malzemelerin ıslanarak zarar görmesine neden olduğu, 2560 sayılı Yasanın 25. maddesinde açıkça belirtildiği üzere yağmur (sel) sularının tahliyesi, ile ilgili görev davalı İSKİ'ye verildiğinden davanın illiyet bağı bulunmadığı gerekçesiyle İSKİ yönünden reddinin doğru olmadığı-
24.12.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5272 s. Belediye Kanunu ve 13.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 14. ve 15. maddeleri ile 5393 Sayılı Kanun'un 67. maddesi uyarınca belirtilen işlerin hizmet alım yoluyla üçüncü kişilere gördürülmesinin mümkün olduğu- Sözü edilen düzenlemeler ile asıl işin tamamı ya da bir kısmı 4857 sayılı Kanun'un 2. maddesinde öngörülen sınırlamalara tabi olmaksızın alt işverene verilebileceği ve bu durumda sadece 4857 s. K. mad. 2/7 ve TBK. mad. 19 çerçevesinde muvazaa denetimi yapılabileceği- 24.12.2004 tarihinden itibaren asıl işveren-alt işveren ilişkisinin kanuna uygun olarak kurulduğu ve muvazaaya dayanmadığı anlaşıldığından 12.08.2004 - 24.12.2004 tarihleri arasındaki dönem bakımından asıl-alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayalı olup olmadığının tespiti ise dava zamanaşımı nedeniyle 08.06.2007 öncesi ilave tediye alacağı zamanaşımına uğradığı için sonuca etkili olmayacağı-
Yağmur suyu dışındaki atık sular kendi kendine su olarak kabul edilemeyeceğinden bir taşınmaz malikinin bu suları taşınmazına kabul etmek zorunda olmadığı-
Davalının, davacıya ait taşınmaza elattığının, diğer bir deyişle taşınmaz üzerinde var olduğu saptanan toprak, atık malzeme ve hafriyatın davalı tarafından döküldüğünün ispat külfetinin davacıda olduğu, davacının tanık deliline dayanmadığı davada, davalı dava konusu taşınmaza herhangi bir müdahalesi olduğunu kabul etmediğinden davacının iddiasını ispat edemediği gözönüne alınmaksızın davanın reddedilmesi gerekirken, mahkemece, tek taraflı olarak davacı İdare tarafından tutulan rapora dayanılarak kabul kararı verilmesinin doğru olmadığı-
Su aboneliği bulunan davalının taşınmazı satmış olmasının abonelik sözleşmesini otomatik olarak sona erdirmeyeceği–
Davacıların işyerinde davalı kurumca yapılan kesintinin yasal olup olmadığı, davacıların davalı kuruma elektrik borcunun bulunup bulunmadığının tespitine yönelik uyuşmazlıkta, mahkemece; gerektiğinde mahallinde keşif yapılarak, ilgi aboneliğe ait ödenmeyen geçmiş dönem borçlarının bulunduğu tarihlerde abonelik adresinde davacı şirketin faaliyette bulunup bulunmadığı, faaliyette bulunmuş ise faaliyetin hangi tarihten itibaren başladığı ilgili Ticaret Odası Başkanlığı, Ticaret Sicil Müdürlüğü, Vergi Dairesi Müdürlüğü, Belediye Başkanlığı ve diğer kurumlardan sorularak saptanması, daha sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi, davacının ilgili yerde faaliyette bulunduğunun anlaşılması durumunda dosyanın bilirkişiye tevdii ile faaliyette bulunduğu süre dikkate alınarak ilgili kanun, yönetmelik ve kullanım tarihinde yürürlükte olan ve tarife hükümleri uyarınca davacı şirketin ve A.Ş.'de yönetim kurulu başkanının sorumluluğuna ilişkin TTK hükümleri çerçevesinde davacının sorumlu tutulacağı miktarın denetime elverişli rapor alınarak tespiti ve sonucuna uygun bir karar verilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.