Kesin hüküm tarafları bağlayan bir olumsuz dava şartı olup ve yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gerekeceği, kesin hüküm bulunan bir konuda, bu yönün doğruluğunun yeniden inceleme ve araştırma konusu yapılmasında hukuken olanak bulunmadığı; başka bir anlatımla, hizmet tespiti davasında davacının aldığı aylık ücret saptanıp kesinleştiğinden, artık buradaki miktarların esas alınmasında zorunluluk bulunduğu-
3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan taşınmaza ait sicil kaydının kütükten terkini ve yıkımı isteği-
İtirazın iptali davasına konu kambiyo senedi ile ilgili olarak imzasını inkar etmesi nedeniyle davacının, mahkeme huzurunda imza örnekleri alınarak ve dava konusu çekin düzenleme (ve ibraz) tarihi ile öncesine ait yakın tarihli davacıya imzaların bulunduğu yeteri kadar belge asılları dosyaya getirtilerek onusunda uzman bilirkişi kurulundan denetime elverişli bir rapor alınarak ulaşılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerektiği-
Boşanmaya sebep olan fiili ayrılığın tek başına manevi tazminat sorumluluğunu gerektirmeyeceği-
Kesinleşmiş mahkûmiyet hükmünün temyiz incelemesi sırasında gözden kaçırılıp incelenememiş olduğu anlaşılmakla, ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisinin üzerinde durulması gerektiği- Maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararının hukuk hâkimini bağlayacağı; ceza mahkemesindeki bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılmasının mümkün olmadığı- Davalı-alacaklının, davacı tarafından mal alınan firmalara verilmek üzere imzalanan senedi davacıya vereceğini söyleyerek çalışanlarından alıp, sonrasında bedel kısmını doldurarak icra takibine koyduğu hususu ceza mahkemesi kararı ile sabit olduğundan, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılmasının olanaklı bulunmadığı; karar düzeltme isteminin kabulü gerektiği-
İcra mahkemesince verilen kararların kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemekle birlikte aynı takip dosyayı nedeniyle, aynı taraflar arasında ve aynı konuda daha önce verilen icra mahkemesi kararlarının kesinleşmek koşuluyla sonraki şikayet yönünden “kesin hüküm” teşkil edeceği-
Ücretin, toplu iş sözleşmesinde öngörülen hangi ücret skalası uygulanarak belirlenmesi gerektiğine ilişkin somut uyuşmazlıkta- Davacının, 09.01.2007 tarihinden beri Türkiye Yol-İş Sendikası üyesi olup Türkiye İl Özel İdaresi ile davacının üyesi olduğu bu Sendika arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinin 17 nci maddesinde, 01.03.2005 tarihinden sonra işe girenler için Ek-1/B skalasındaki ücretin ödenmesi gerektiğine ilişkin düzenleme mevcut olduğu, Davacının ücreti bu skalaya göre hesaplanıp ödendiği, işe giriş tarihi dikkate alındığında, 01.03.2005 tarihinden önce işe girenler için uygulanan Ek-1/A skalasının davacıya uygulanması mümkün olmadığı-
E.tma olgusunun ne zaman başladığını kanıtlama yükümlülüğünün davacı tarafta, ne zaman sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğünün ise davalı tarafta olduğu-
Kural olarak icra mahkemesi kararları maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez ise de aynı takipte, aynı taraflar arasında verilen icra mahkemesi kararlarının birbirleri için bağlayıcı oldukları-
Mahkemece dava konusu taşınmazın, 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla belirlenen veya belirlenecek olan kıyı kenar çizgisine göre değerlendirilmesinin ve ayrıca 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasanın 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı hususunun da gözetilmesinin gerekeceği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.