Kesinleşmiş mahkûmiyet hükmünün temyiz incelemesi sırasında gözden kaçırılıp incelenememiş olduğu anlaşılmakla, ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisinin üzerinde durulması gerektiği- Maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararının hukuk hâkimini bağlayacağı; ceza mahkemesindeki bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılmasının mümkün olmadığı- Davalı-alacaklının, davacı tarafından mal alınan firmalara verilmek üzere imzalanan senedi davacıya vereceğini söyleyerek çalışanlarından alıp, sonrasında bedel kısmını doldurarak icra takibine koyduğu hususu ceza mahkemesi kararı ile sabit olduğundan, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılmasının olanaklı bulunmadığı; karar düzeltme isteminin kabulü gerektiği-
İcra mahkemesince verilen kararların kural olarak maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmemekle birlikte aynı takip dosyayı nedeniyle, aynı taraflar arasında ve aynı konuda daha önce verilen icra mahkemesi kararlarının kesinleşmek koşuluyla sonraki şikayet yönünden “kesin hüküm” teşkil edeceği-
Ücretin, toplu iş sözleşmesinde öngörülen hangi ücret skalası uygulanarak belirlenmesi gerektiğine ilişkin somut uyuşmazlıkta- Davacının, 09.01.2007 tarihinden beri Türkiye Yol-İş Sendikası üyesi olup Türkiye İl Özel İdaresi ile davacının üyesi olduğu bu Sendika arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinin 17 nci maddesinde, 01.03.2005 tarihinden sonra işe girenler için Ek-1/B skalasındaki ücretin ödenmesi gerektiğine ilişkin düzenleme mevcut olduğu, Davacının ücreti bu skalaya göre hesaplanıp ödendiği, işe giriş tarihi dikkate alındığında, 01.03.2005 tarihinden önce işe girenler için uygulanan Ek-1/A skalasının davacıya uygulanması mümkün olmadığı-
E.tma olgusunun ne zaman başladığını kanıtlama yükümlülüğünün davacı tarafta, ne zaman sona erdirildiğini kanıtlama yükümlülüğünün ise davalı tarafta olduğu-
Kural olarak icra mahkemesi kararları maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez ise de aynı takipte, aynı taraflar arasında verilen icra mahkemesi kararlarının birbirleri için bağlayıcı oldukları-
Mahkemece dava konusu taşınmazın, 28.11.1997 tarih 5/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla belirlenen veya belirlenecek olan kıyı kenar çizgisine göre değerlendirilmesinin ve ayrıca 19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Yasanın 16. maddesiyle 3402 sayılı Yasanın 36. maddesine bazı ilaveler getiren 36/A maddesi hükmüne göre kadastro işlemleri sebebiyle açılan davalar nedeniyle yargılama giderlerinden ve avukatlık ücretinden davalı tarafın sorumlu tutulamayacağı hususunun da gözetilmesinin gerekeceği-
HUMK 95. maddesi ve yeni HMK 311.maddesine göre davadan feragatin davaya son veren taraf işlemlerinden olup maddi anlamda kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuracağı, mahkemece bir karar verilip davadan el çekildikten sonra temyiz aşamasında davadan feragat edildiğinden ve bu aşamada dahi feragat hakkında mahkemece bir karar verilmesi gerektiğinden hükmün bozulmasının gerektiği-
Mirastan doğan iştirak halindeki mülkiyette, ortaklardan birinin ya da bir kaçının kendi adına MK.nun 618. maddesi hükmüne dayanarak üçüncü kişilere karşı açtığı müdahalenin men'i davalarında, davanın yürütülebilmesi için diğer ortakların muvafakatının alınması ya da MK.nun 581. maddesi uyarınca bir mümessil tayin ettirilmesinin gerekeceği-
Karar kesinleşinceye kadar davadan feragatin mümkün olduğu, mahkemece, bir karar verilip, davadan el çekildikten sonra temyiz aşamasında davacı vekili tarafından davadan feragat edildiği ve bu aşamada feragat hakkında karar verme yetkisinin yerel mahkemeye ait bulunduğu-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.