Somut olayda 28.03.2021 tarihli bilirkişi raporunda belirlenen kusur oranları hükme esas alınarak davacı lehine uygun bir manevi tazminata hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplandığı-
Trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemi-
Hazinenin de tarafı olduğu bir ilam ile taşınmazın özel mülkiyete konu teşkil ettiği benimsenerek bir tescil hükmü kurulur ve taşınmaz hakkında bir sicil kaydı tesis edilirse, artık bu kararın Hazineyi bağlamayacağından söz edilemeyeceği- Kesin hüküm, kamu düzenine ilişkin olduğundan ve re'sen gözetilmesi gerektiğinden, aleyhe bozma yasağı ilkesinin de uygulanma yeri bulunmadığı-
«İmza» itirazına (inkarına) ilişkin uyuşmazlıklarda, ‘imzanın borçluya (davacıya) ait olduğu’ hususunun alacaklı (davalı) tarafından ispat edilmesi gerekeceği, borçludan olumsuzu ispat etmesinin istenemeyeceği—İnkar edilen imzanın borçluya ait olup olmadığının icra mahkemesince saptanamaması halinde, uyuşmazlığın dar yetkili icra mahkemeside çözümlenemeyeceği, bu durumda borçluya olumsuz tesbit davası açma külfetinin yüklenemeyeceği (Bu nedenle de, bu durumda icra mahkemesince «imza itirazının kabulüne» karar verilmesi gerekeceği)—
Anlaşmanın diğer tarafı olan eşin hüküm kesinleşinceye kadar anlaşma iradesinden dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmadığından, anlaşmalı boşanma kararı verildikten sonra hükmün temyiz edilmesi halinde, taraflara iddia ve savunmalarını bildirmesi ve delillerini sunması için imkân verilerek davaya "çekişmeli boşanma" olarak davaya devam edilmesi gerektiği-
Uyuşmazlık; vesayet konusunda karar vermenin Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisinde olup olmadığı noktasında toplanmakta olup, Alman mahkemesi tarafından Türk milli hukuku ile çatışmayacak ve hatta aynı paralelde verdiği kararın ne milli hukuka ve ne de münhasır yetki ya da kamu düzeni ile bir alakası bulunmadığı, 1905 tarihli 'Kısıtlamaya ve Benzer Tedbirlere İlişkin La Haye Sözleşmesi'nin 3. Ve 7. maddelerine göre; kural olarak milli hukukun ve milli Devlet mahkemelerinin yetkili olmasına karşın hacir altına alınacak şahsın bulunduğu yer ( Almanya ) makamları da, ilgilinin milli hukukuna ( Türk Hukukuna ) veya bulunma yeri hukukuna ( Alman Hukukuna ) göre hacir kararı alabilecekleri öngörüldüğü, açıklanan tüm bu nedenlerle dava, kısıtlama kararının tanınmasına ilişkin olduğuna göre davanın kabulü gerekeceği-
Tüm ortakların hakları verilmeden tasfiye sona erdirilemeyeceği (1163 s. K. mad. 83)- Mahkemece, davacı yana uygun bir süre verilerek, tasfiye kurulu ile Ticaret Sicil Memurluğuna da husumet yöneltilmesi suretiyle kooperatifin tüzel kişiliğinin ihyası için dava açılmasının sağlanması ve dava açıldığı takdirde sonucunun beklenmesi, kooperatifin yeniden ihyası durumunda bu tüzel kişiliğin huzuru ile taraflar arasındaki tazminat davasının görülmesi gerektiği-
Temerrüt faizi alacağına tekrar temerrüt faizi yürütülemeyeceği-
Usulüne uygun olarak yapılmış olan kıymet takdirine itirazın mahkemece değerlendirilmeden usulden reddi sonrasında, satış dosyasında alınan mıymet takdir raporunda belirlenen muhamen bedel esas alınarak satış gerçekleştirilmiş olduğu- Takdir edilen kıymetin düşük olduğu ihalenin feshi sebebi olarak ileri sürüldüğüne göre, makemece ihalenin feshi istemi sırasında kıymet takdrine itirazın değerendirilmesi gerektiği-
Muhtarlara verilen ödeneğin haczedilmez olduğunu belirleyen bir yasal düzenleme bulunmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.