Taraflar arasındaki sözleşme bedeline KDV dahil olmayıp, idare tarafından yükleniciye ödeneceğinin düzenlendiği, sözleşmede yer alan hususlara vaki herhangi bir itiraz olmadığı, temlik sözleşmesinde de KDV'nin temlik edildiğine dair bir ibare yer almadığı, bilirkişi raporundaki ödeme tablolarında bugüne kadarki KDV ödemelerinin yükleniciye (borçluya) yapıldığının tespit edildiği, bu durumda, Botaş nezdinde ilgili mevzuatı uyarınca hesaplanacak KDV alacağının temlik sözleşmesi kapsamında kalmadığı-
İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmesi karşısında harçtan muaf olmayan davalı aleyhine karar-ilam harcına hükmedilmesi gerekirken, SGK. nun harç ödemeden dava açtığı gözden kaçırılarak " Harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, " şeklinde karar verilmesi ve bu hususun Bölge Adliye Mahkemesince gözden kaçırılması hatalı olup, bozma sebebi ise de, bu yanlışlığın düzeltilmesinin yeniden yargılamayı gerektirmediği-
İcra dairelerinin, alacaklının talebi üzerine, alacağın tahsiline ilişkin işlemleri, mevzuata uygun düştüğü takdirde yerine getirmekle yükümlü olduğu, İİK'nın 357,359 uncu maddelerini kanun gereği üzerine düşen görevi ile alakalı işlemlerle sınırlı olarak uygulanması gerektiği gerekçesi ile ilk derece mahkemesince verilen kararın yerinde olduğu ancak icra mahkemesine hasımsız olarak başvurulduğundan şikayetçi alacaklı aleyhine vekalet ücretine hükmedilmesi isabetsiz bulunarak şikayetçi alacaklının bu yöne ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1-b.2. maddesi gereğince İlk Derece Mahkeme kararının kaldırılmasına, şikayetin reddine karar verilmesinin yerinde olduğu-
Tarafların olaydaki kusur oranlarının tespiti için üniversite öğretim üyelerinden veya Karayolları Genel Müdürlüğünde görevli fen heyetinden seçilecek uzman bilirkişilerden denetime elverişli, ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınıp sonucuna göre karar verilmesi gerektiği- Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik ve AAÜT bir bütün olarak yorumlandığında tarafların avukat ile temsil edildiği hâllerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücretinin, her iki taraf için de AAÜT’de yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biri olarak hükmolunması gerektiği-
Fazla çalışmanın ispatı noktasında sunulan iş yerine giriş çıkış saatlerini gösterir kayıtların da delil niteliğinde olduğu- Davacı işçinin iddia ettiği ücrete ve çalışma süresine göre kendisine ödenmesi gereken kıdem ve ihbar tazminatı alacakları ile ücret ve asgari geçim indirimi alacaklarını belirleyebilecek durumda olduğu anlaşıldığından, davacının alacaklarını hesaplayabilmesi noktasında objektif veya subjektif imkânsızlıktan bahsedilemeyeceği ve bu durumda, talep edilen alacaklar belirlenebilir nitelikte olduğundan, "belirsiz alacak davası" olarak açılan davanın hukuki yarar yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği- "Hukuki yararın tamamlanabilir bir dava şartı olduğu, hukuki nitelendirmenin mahkemeye ait olduğu, bu nedenle direnme kararının onanması" gerektiğine ilişkin görüşün HGK çoğunuğunca benimsenmediği-
7. HD. 26.11.2024 T. E: 2023/4959, K: 5255
Yargıtay'ın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılabileceği-
Muris muvazaası iddialarına karşı murisin sağlığında mirasını paylaştırma amacıyla hareket etmiş olduğunun savunulması karşısında, murisin bütün mal varlığının tespit edilmesinin gerektiği, gerçekleştirdiği bütün kazandırmaların dikkate alınmasının gerektiği ve giderek mirasçılardan mal kaçırma niyetinin olup olmadığının araştırılmasının gerektiği-
7251 s. K. ile HMK m. 353/1-b-3 maddesine eklenen “başvurunun esastan reddine veya” ibaresi ile HMK m. 356'ya eklenen 2. fıkraya göre bölge adliye mahkemesi tarafından yargılamada eksiklik görülerek dava konusu uyuşmazlık üzerinde duruşma açılarak inceleme yapılması durumunda esastan ret kararı verilmesinin mümkün olduğu- Bölge adliye mahkemesince kararın verildiği tarihte bu ibare ve hüküm yürürlükte olduğundan bölge adliye mahkemesince bu tarihte yürürlükte bulunan hükümler gereğince duruşma açılarak bilirkişi raporu alınması sonucunda HMK m. 356/2 kapsamında istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesinin yapılan yeni kanun değişikliğine ve hukuka uygun olduğu- "Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece yargılamasında görülen eksikliğin duruşma açılmak suretiyle tamamlandığı anlaşıldığından, HMK m. 353/1-(b)-1 gereğince duruşma açılmaksızın tamamlanabilecek yargılama eksikliklerinin varlığı durumunda dâhi, Bölge Adliye Mahkemesince esastan yeni bir karar verilmesinin gerekli kılınmış olduğu nazara alındığında, yargılamadaki eksikliğin duruşma açılarak giderilmesi hâllerinde, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilemeyeceği, bu gibi hâllerde de esastan yeni bir hüküm kurulması gerektiği; bunun HMK m. 297'ye aykırı olduğu, zira gerekçe ve sonucun birbirinden farklı olamayacağı, Bölge Adliye Mahkemesince yeni delil toplamak suretiyle verilecek esastan ret kararının HMK'nun sistematiğine de aykırı olduğu" görüşünün HGK çoğunluğu tarafından benimsenmediği-
Kadın eşin hastalığı ve hamileliği döneminde annesinin yardımına muhtaç olduğunun bu nedenle bu vakıanın kadına kusur olarak yüklenilmesinin mümkün olmadığı-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.