İİK'nın 61. maddesi gereğince takip belgeye dayanıyorsa belgenin tasdikli bir örneğinin ödeme emri ile birlikte borçluya tebliğ edilmesinin zorunlu olduğu- Davalının cevap dilekçesinde şikayete karşı çıkmış olması sebebiyle davacının talebi olmadığı halde lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı-
Usuli müktesep hakkın, bir davada taraflar, mahkeme ve Yargıtay tarafından yapılmış ve istisnalar kapsamında olmayan bir işlemle taraflardan biri lehine doğmuş, uyulması zorunlu olan hakkı ifade ettiği- Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararını uymasıyla bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış bir hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli müktesep hak gerçekleşebileceği-
Katkı payı alacağı isteği-
Artık değere katılma alacağı isteği-
6183 sayılı yasanın 26. maddesinde tasarrufun vuku tarihinden itibaren 5 yıl geçtikten sonra tasarrufun iptali davası açılamayacağının hükme bağlandığı, bu sürenin hak düşürücü süre olup hakim tarafından re'sen gözetilmesinin gerektiğinden, tasarruftan itibaren 5 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 09.01.2020 tarihinde dava açıldığı anlaşıldığından tasarrufun iptali davasının hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığı-
Murisin, “…ölümüm halinde tüm mamelekimi yani ayni ve nakdi mallarım ve gayrimenkullerin tamamını halen eşime bırakıyorum” şeklinde vasiyette bulunması halinde, buradaki tasarrufun eşini mirasçı nasbetmek olduğu-
Evlilik birliği içerisinde edinilmiş mallardan olan dava konusu şirketin eşler arasındaki tasfiyesi sırasında, şirketin mal rejiminin sona erdiği andaki durumuna ve niteliğine göre beklenen değeri, Tüketici Fiyat Endeksi nazara alınarak tasfiye tarihindeki sürüm değeri göz önünde bulundurularak bir sonuca varılması gerektiği- Aynı davada tarafların ancak bir kez ıslah yoluna başvurabileceği-
Uyuşmazlık, 696 sayılı KHK kapsamında sürekli işçi kadrosuna geçirilen davacı işçinin, kadroya geçişte düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmesi hükümlerine göre ücretinin tespiti ile talep edilen fark alacaklarının bulunup bulunmadığı hususundadır...
İİK'nın 89/4 üncü maddesine dayalı olarak açılan tazminat davasında, tarafların göstereceği deliller, ticari defterler ve kayıtlar üzerinde bilirkişi incelemesi yapılarak, ihbarnamenin tebliğ tarihi itibariyle, borçlunun, üçüncü kişiden istenebilir, kesin nitelikte bir alacağının mevcut olup olmadığı genel hükümler çerçevesinde belirlenir, diğer bir ifade ile anılan maddeye göre tazminata hükmedilebilmesi için, borçlunun, haciz ihbarnamesinin üçüncü kişiye tebliği tarihi itibariyle, üçüncü kişi nezdinde kesinleşmiş, İİK’nun 89/1 inci maddesi kapsamında haczedilebilecek muaccel bir alacağının bulunmasının zorunlu olduğu- Üçüncü kişi şirketin, asıl borçlu şirkete, haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle kesinleşmiş ve muaccel bir borcunun bulunup bulunmadığının tespiti için her iki tarafa ait tüm ticari defter ve belgeler ile 2016 yılına ait ticari defterlerle birlikte banka hesapları ile asıl borçlu ile üçüncü şahıs arasında düzenlenen sözleşme hükümleri de dikkate alınarak, (her iki şirketin 2016 yılına ait defter kayıtlarını oluşturan defter ve belgelerin, Fatura, Çek, Hakediş, Teminat Mektubu, Avansla ödemeleri, Banka dekontları vb. evrakların) üzerinde karşılaştırmalı olarak bilirkişi incelemesi yaptırılıp, 89/1 haciz ihbarnamesinin tebliğ tarihi itibariyle borçlunun üçüncü şahıs şirketten kesinleşmiş ve muaccel bir alacağının olup olmadığının net olarak tespit edilerek sonucuna göre hukuki durumun tayin ve takdiri yerine, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesinin isabetsiz olduğu-
Terekenin borca batık olduğunun tespiti hukuksal nedenine dayalı olarak TMK'nın 605/2. maddesi gereğince açılan mirasın hükmen reddine ilişkin davada; ölüm tarihinde miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılacağı; (TMK. md. 605/2) mirasçıların, TMK'nun 610. maddesinde yazılı aykırılık da bulunmadıkça yani zimnen mirası kabul etmiş duruma düşmüş olmadıkça her zaman murisin ödemeden aczinin tespitini isteyebilecekleri; TüMK'nun 606. maddesinde belirtilen sürenin bu davada uygulanmayacağı; davanın alacaklılara husumet yöneltilerek görüleceği; bu davada yetkili mahkemenin alacaklıların davanın açıldığı zamandaki ikametgahı mahkemesi olduğu - Kanunda bu konuda aksine bir düzenleme bulunmadığına göre, Hukuk Muhakemeleri Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra açılacak terekenin borca batık olduğunun tespitine ilişkin davalarda davanın değerine bakılmaksızın asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu -
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.