«Borcun doğum tarihinin, tasarruf tarihinden önce olduğu»nun kanıtlanamaması halinde mahkemece, tasarrufun iptali davasının «dinlenme koşulunun yokluğu» nedeniyle reddedilmesi gerekeceği–
Borçlunun eşi adına yaptığı tasarrufun, borcun doğum tarihinden önce olduğu, açılan tasarrufun iptali davasının da 5 yıllık hak düşürücü süre gözetilerek açılması gerekeceği- Dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddi halinde, davalı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi gerektiği-
Üçüncü kişi tarafından açılan istihkak davasına karşılık alacaklı tarafından İİK. mad 97/17 gereğince, tasarrufun iptali davası açıldığı anlaşıldığından, tasarrufun iptali davasının bu dosya ile birleştirilerek taraf delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği-
Haciz yapılan adreste daha önce borçluların faaliyet gösterdiği, borcun doğumundan sonra aynı yerde borçlulardan birinin torunu, diğerinin ise yeğeni olan, davacı 3. kişinin aynı faaliyet konusuna sahip iş yerini açtığı, ödeme emrinin haciz mahallinde tebliğ edildiği dikkate alındığında, İİK 97/a maddesinde düzenlenen karinenin borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğu-
Tasarrufun iptali davaları ile hedeflenen hukuksal sonuç para alacağına kavuşmak olduğu; tasarrufa konu taşınmazın aynına ilişkin bir çekişme bulunmadığı; dolayısıyla davalı üçüncü kişi adına kayıtlı taşınmazın uyuşmazlığın konusu olmadığı; HMK'nın 389 ve izleyen maddelerine göre uyuşmazlık konusu olmayan mal varlığı değerleri üzerine ihtiyati tedbir konulması mümkün olmadığından, mahkemece ihtiyati tedbir isteminin kabul edilmediği- Para alacağına ilişkin davalarda başvurulacak geçici hukuki koruma tedbirinin öncelikle ihtiyati haciz olduğu; ancak ne var ki, davalılar tensip kararını istinafa taşımadığından tasarrufa konu taşınmaz üzerine ihtiyati tedbir konulması işlemine dair mahkemece yapılan bu hatanın eleştirilmekle yetinildiği-
Tasarrufun iptali davalarının görülebilmesi için, borcun doğum tarihinin tasarruf tarihinden önce olması gerektiği (dava şartı)-
Borçlunun eniştesine yaptığı satışın iptali gerektiği- Davalı dördüncü kişi hakkındaki davanın kabul edilebilmesi için kötü niyetli olduğunun kanıtlanması gerektiği- Borçlu ve dördüncü kişi aynı köyden olup, dava konusu taşınmazda kiracı olarak oturan kişinin kira ödemelerini borçluya yapıldığının tesbiti halinde, dördüncü kişinin de kötüniyeti anlaşıldığından tasarrufun her iki davalı yönünden da iptali gerekeceği- Dördüncü kişinin iyi niyetli olması halinde, İİK. mad. 283/2 uyarınca, üçüncü kişinin malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında bedelle sorumlu tutulacağı-
Mahkemece, “taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin düzenlendiği tarihin, borcun doğumundan önce olduğu” kabul edilerek, tasarrufun iptali davasının reddine karar verilmiş ise de, tapuda taşınmazın devir işlemi, borcun doğumundan sonra olduğundan ve taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin tapuya alıcı adına şerh verilmesi halinde, sözleşmeden doğan hak güçlendirilerek daha sonraki hak sahiplerine karşı ileri sürülebilecek duruma geleceğinden, mahkemece satış vaadi sözleşmesinin tapuya şerh edildiği tarihin araştırılarak, bu tarihin borcun doğumundan önce olması halinde davanın reddine, sonra ise davanın kabulüne karar verilmesi gerekeceği–
Borçlu şirket borcun doğumundan sonra, takip tarihinden de kısa bir süre önce İİK. mad. 280/3 kapsamında, alacaklıya zarar verme kastı ile ticari emtiasının önemli bir bölümünü üçüncü kişiye devretmiş olduğundan, aynı alanda faaliyet göstermeleri nedeni ile, üçüncü kişinin borçlunun içinde bulunduğu mali durumu, dolayısıyla alacaklıya zarar verme kastını bilebilecek durumda olduğu- Devirin, gerçek olduğu kabul edilse bile, İİK’nun 44. madde gereklerinin yerine getirilmediği görüldüğünden, devralan üçüncü kişinin işletmenin borçlarından iki yıl süre ile sorumlu olacağı-
Davalıların davadan feragat etme gibi bir hakları olmadığı- Borcun ödenmesi halinde, tasarrufun iptali davasının konusu kalmadığından, mahkemece, konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve tarafların yargılama giderleri hakkındaki açıklamaları dikkate alınarak yargılama giderlerine hükmedilmesi gerektiği- Tasarrufun iptali davalarında aciz halinin davada taraf olan borçlu yönünden aranan bir koşul olduğu, diğer takip borçluların borcu ödeme imkanı bu davanın görülmesine engel olmadığı- Davanın ön koşul yokluğundan reddi halinde maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.