İİK.nun 277 vd.na göre açılan tasarrufun iptâli davalarından "iptâl kararı" verilmesi için, borcun doğum tarihinin, iptâle konu tasarruftan önce olması gerektiğinden, takip konusu senedin (bononun) borcun doğduğu anda düzenlenmiş olması halinde, "borcun doğduğu tarihin senedin düzenlenmesi tarihi" olarak kabulü gerekeceği, fakat davacı alacaklarının "temel borç ilişkisinin (borcun gerçek doğum tarihinin) senedin düzenlenme tarihinden önce doğduğunu" ileri sürmesi halinde, bu hususu kanıtlaması için imkan tanınması ve ulaşılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekeceği–
İİK'nun 280/3.maddesi uyarınca bir işletmenin tamamını ya da önemli bir kısmını satın alan kimsenin borçlunun alacaklılarına zarar verme kastını bildiği ve borçlunun da bu amaçla hareket ettiğinin kabul olunacağı- Bunun davacı alacaklı lehine getirilmiş yasal karine olduğu- Bu karinenin aksinin de ancak; devirden 3 ay önce keyfiyetin alacaklılara yazılı olarak bildirildiği veya ticaret sicili yahut alacaklıların öğrenmelerine olanaklı başka bir gazete ile ilan edildiğini ispat etmekle çürütülebileceği-
Mahkemece, kayıt kabul talep edenin, çek yaprağı başına Yasa gereği yaptığı ödemeleri bir teminattan karşılanacağı veya Yasa gereği yapılacak ödemelerin çek hesap sahibinden talep edilmeyeceği yönünde taraflar arasında yapılmış bir sözleşme olup olmadığı hususları araştırılarak, sonuca ulaşılması gerektiği, bu durumda, mahkemece, taraflar arasındaki hükümleri incelenerek, bankanın çek yaprağı başına sorumluluğu ile ilgili müşterisine rücu edemeyeceğine ya da bir teminattan karşılanacağına ilişkin bir hüküm bulunması halinde talebin şimdiki gibi reddine, aksi halde, İİK'nın 197/1. maddesi gereğince şarta bağlı olarak kayıt ve kabulüne karar verilmesi gerekeceği-
Davalı üçüncü kişinin davalı borçlu şirket yetkilisinin komşusu ile tanıştıkları, borçlu hakkında pek çok takibin yapıldığı ve bu sırada ev haczi de yapıldığı, borçlunun mali durumunu bilen şirket yetkilisinin çalıştığı işyerinde trafik müşaviri olan davalı üçüncü kişinin yaşam deneyimlerine göre borçlunun mali durumundan haberdar olduğu- 14 aracın aynı tarihlerde satılmasının, borçlu şirketin borcun doğumundan sonra alacaklılarına zarar vermek amacı ile bu işlemleri yaptığının kabulü gerektiği- Ticari işletmenin önemli bir kısmının devri işyeri devri niteliğinde olduğu-
Mahkemece, keşif incelemesi ile hacizli forklift ve karıştırıcıların tüm ayırt edici özelliklerini, karıştırıcıların tescile tabi araçlardan olup olmadığını saptanmasının, bundan sonra ilgili Ticaret, Sanayi veya Ticaret ve Sanayi Odası’nda kimin adına hangi tarihten itibaren kayıtlı olduğunu belirlenmesinin gerekeceği, şayet bunlar borçlu adına kayıtlı ise haczin geçerli kabul edilmesinin gerekeceği, üçüncü kişi adına kayıtlı ise kimden hangi tarihte devraldığı hususlarına bakılmasının, borcun doğum tarihinden sonra borçludan devralınmışsa alacaklıdan mal kaçırmak için danışıklı hareket edilip edilmediğinin değerlendirilmesinin, aksi halde davacı şirkete ait bu eşyaların haczedilmesinin mümkün olmadığı dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmesinin gerekeceği-
Takibe konu senetteki takip talebindeki adres ile, bizzat borçluya ödeme emrinin tebliğ edildiği adresin haciz adresi olduğu davacı 3. kişi tarafından sunulan vergi levhasındaki adresin haciz adresinden başka bir adres olması nedeniyle, İİK’nun 97/a maddesindeki mülkiyet karinesinin borçlu, dolayısıyla alacaklı yararına olduğu, bu yasal karinenin aksinin davacı 3. kişi tarafından, kesin ve inandırıcı delillerle ispat edilmesi gerektiği her ne kadar davacı 3. kişi tarafından, mahcuz mallara ilişkin faturalar sunulmuş ise de; bu faturaların borcun doğumundan sonraki bir tarihe karşılık geldiği gibi, içeriği dikkate alındığında da ayırt edici unsurların belirtilmediği anlaşılmakla; yasal karinenin aksinin, davacı 3. kişi tarafından kesin ve inandırıcı delillerle ispat edilememesi nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekeceği-
Ortağı ve müdürü olduğu borçlu şirketin borcuna  karşılık şirket hakkında yapılan icra takibi sırasında şirket borcuna kefil olan davalı yönünden borcun doğum tarihinin, kefil olduğu tarih değil, ortağı ve kefili olduğu şirketin borçlandığı tarih olarak kabul edilmesi gerektiği- Davacının, dördüncü kişiye karşı da iptal istemini yönelterek ‘onun kötüniyetli kişi olduğunu’ iddia ve ispat etmek hakkına sahip olduğu-
İstihkak davalarında alacak miktarı ile hacizli malın değerinden hangisi az ise onun üzerinden hesaplanacak nispi vekâlet ücretine hükmedileceği- 02.07.2012 tarihinde 6352 sayılı Kanun'un 19. maddesi ile İİK. mad. 97/13'de öngörülen %40 tazminat oranının %20 olarak değiştirildiği-
İstihkak davasında davacının sosyo-ekonomik durumunun ve gelir-kazanç sahibi olup olmadığının araştırılması, eğer gelir ve kazanç sahibi ise hacizli tv. yönünden, borcun doğumundan önceki tarihi içeren faturanın gerçekliği ve hacizli mala uygunluğu araştırılarak varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekeceği-
29/11/2011 tarihinde tapunun borçlunun kardeşi davalıya devredildiği, borcun doğumundan önce başlayan bir süreçte yapılan işlemin, alacaklıdan mal kaçırma amacı ile yapıldığından söz edilmesinin mümkün olmadığını, borçlunun asıl tasarrufunun borcun doğumundan önce yaptığı 18/12/2002 tarihli mirastan feragat sözleşmesi olduğunu, bu sözleşmenin iptal edildiği ve geçersiz olduğu ispat edilmediğinden ve 29/11/2011 tarihli tapu işlemi bu sözleşmenin infaza konulması niteliğinde olduğundan, davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.