Zamanaşımı kesen işlem sadece adı geçen borçlu hakkında hüküm ifade edeceğinden, itiraz eden borçlu hakkında icra dosyasında süresinde işlem yapılmadığından,itiraz eden borçlunun zamanaşımı ileri sürebileceği-
Zamanaşımını kesen işlem kimin hakkında yapılmışsa, ancak ona karşı hüküm ifadeceği-
Bir alacağın kısım kısım dava edilebilmesi gibi faizin de esas alacağın dışında yarı bir dava konusu yapılabileceği; alacağın tahsiline ilişkin davada faizin mahfuz tutulmamasının bilahare dava açılmasına engel olamayacağı; mahfuz tutulmuş olmasının da zaman aşımını kesen bir neden olmadığı; Borçlar Kanununun 126. maddesinin birinci bendine konu faizin muayyen zamanlarda ödenen akdi faizi ifade ettiği; haksız eylem haksız iktisap ve temerrütten doğan faizlerin re’sulmal faizi gibi beş yılık değil, Borçlar Kanununun 125. maddesi gereğince on yıllık zaman aşımına tabi olduğu; bu nedenle olayda zaman aşımının da gerçekleşmediği; sulhnamede taraflar teminat mektubunun iadesinde mutabakat sağladıklarına göre davacı müteahhidin ilişiğinin kesilmediğinden bahisle teminat mektubunun iade edilmemesinden doğan isteklerinin reddedilmesinde de isabet görülmediği; bu durumda mahkemece yapılacak işin önceki davayı sona erdiren sulhname koşulları ve tarafların iddia ve savunmaları gözönünde bulundurularak sonucuna göre bir karar vermekten ibaret olduğu-
Zamanaşımını kesen işlemlerin doktrinde "uyuşmazlığı bir adım ileriye götüren işlemler" olarak tanımlandığı- İİK. mad. 67. ve 68 uyarıca davaların açılabilmesi için öngörülen 1 yıllık ve 6 aylık sürelerin hak düşürücü nitelikte olduğu ve itirazın tebliği tarihinden itibaren başladığı, ancak bu davaların itiraz alacaklıya tebliğ edilmeden de açılabileceği- İtirazın iptali davası, itirazın tebliğinden itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmış ise de, hak düşürücü süre ile zamanaşımının birlikte cereyanı ve her iki sürenin aynı (olayımızda olduğu gibi bir yıl) olması halinde, zamanaşımı süresinin dolmasından sonra ve fakat hak düşürücü süre içerisinde açılan davanın alacağın zamanaşımına uğramasına engel bir niteliğinin olmadığı- Zamanaşımını kesen borçlunun itiraz tarihinden itibaren itirazın iptali davasının açıldığı tarihe kadar 1 yılı aşkın süre dolduğundan ve arada zamanaşımını kesen başkaca bir takip işlemi de yapılmadığından, dava konusu alacağın, CMR’nin 32, BK’nun 133, 132 ve 136. maddeleri gereğince dava tarihinden önce zamanaşımına uğramış olduğu-
Borçlunun açtığı “menfi tesbit davası”nın dava/takip konusu alacağın bağlı olduğu zamanaşımını kestiği hallerde, menfi tesbit davasının sonuçlanıp kesinleşmesinden sonra yeni bir zamanaşımı süresinin işlemeye başlayacağı-
12. HD. 10.06.2013 T. E: 15441, K: 21555-
Davacı tarafça, dava harcı da yatırılmak suretiyle 18.05.2009 tarihinde davanın açıldığının kabulü gerekli olup Özel Daire kararında dava tarihi olarak kabul edilen 03.06.2009 tarihi ise, dava dilekçesinin kendisine gönderildiği İzmir İcra Mahkemelerince kayda alındığı ve tevzi edildiği tarih olup, dava tarihi olarak kabul edilemeyeceği-
Borçlunun takibe itirazı giderilmeden alacaklının icra takip işlemi yapması mümkün olmadığı; bu nedenle borçlunun itirazı alacaklıya tebliğ edilmediği sürece hak düşürücü süreler ve zamanaşımı sürelerinin işlemeyeceği- TBK.' nun 154. maddesine göre, alacaklının icra takibine geçmesi ile zamanaşımının kesileceği ve zamanaşımının kesilmesi tarihinden itibaren yeni bir zamanaşımı süresinin işlemeye başlayacağı ve TBK. 156 uyarınca da icra takibi ile kesilen zamanaşımının takibe ilişkin her işlemden sonra yeniden işlemeye başlayacağı-
İhtiyati tedbir kararı devam ettiği sürece satış istenmesinin bir sonuç doğurmayacağı, tedbir kararı, her ne kadar zamanaşımını kesen ve durduran sebepler arasında gösterilmemişse de alacaklı açısından kararın varlığının, satış için aşılması imkansız bir engel teşkil edeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.