Takibe yönelik itiraz ve şikayetler hakkında verilen icra mahkemesi kararları kesinleşmeden satışa gidilemeyeceği- Şikayetçinin , "ipotek verenin takipte borçlu olarak gösterilmesi gerekirken bunun yapılmadığından bahisle takibin iptali" istemine yönelik şikayetine ilişkin verilen kararın temyizi üzerine verilecek karar beklenmeden ihale yapılamayacağı-
Üçüncü kişi vekili "tarafından satış günü ihaleye bir kaç dakika kala tedbir kararı ile birlikte daha önce satış dosyasına sunulmamış olan bu tedbir kararının tapu kaydına işlendiğine dair resmî yazı örneğinin satış mahallinde satış memuruna ibraz edilerek satışın durdurulması" talep edilmesi üzerine, satış memurunun "bu kararın önceki kararla aynı nitelikte olduğundan satışa engel olmayacağını" sözlü olarak açıklayıp satış işlemine başlamasından sonra ve teminat yatırarak pey sürmek üzere satış mahallinde bulunan bir şirket yetkilisinin ihtiyatî tedbir kararı ve bu kararın tapuya şerhine ilişkin tapu müdürlüğünün işleminden ihale saatinde haberdar olunca bu nedenle ihaleye pey sürmediği uyuşmazlıkta, ihaleye konu taşınmazın tapu kaydına konulan ihtiyatî tedbir kararı satışı engelleyecek nitelikte değilse de, ihale için salonda bulunan ve pey sürmekten vazgeçen şirket yetkilisinin ihtiyatî tedbirin cebri ihaleyi engelleyici nitelikte olup olmadığına ilişkin bir bilgiye sahip olmadığı- İhale öncesinde yaşanan bu süreç talep ve talibi azaltıcı nitelikte olup, bu şekilde ihaleye fesat karıştırıldığının kabulü gerektiği- "Anılan yetkilisinin ihaleden önce dosyadan haberdar olduğu, ihalenin yapılmasına engel oluşturmadığı anlaşılan tedbir kararının varlığını da bildiği, ihale öncesinde oraya gelen bir kişinin ilgisiz, dosya kapsamına uymayan, ihalenin sürdürülmesine engel oluşturmayan beyanlarının talebi ve talibi azaltıcı etkisi olduğundan söz edilebilmesi için bunu ortaya koyan somut vakıaların ortaya konulması gerektiği" görüşünün HGK çoğunluğunca benimsenmediği-
6183 sayılı Kanunun 99. maddesi uyarınca sadece “taşınmazlara ilişkin ihalenin feshi davaları”nın icra mahkemelerinde çözümlenebileceği; bunun dışındaki diğer uyuşmazlıkların –örneğin; ”satışın durdurulması” talebinden kaynaklanın uyuşmazlıkların- idari yargı yerinde çözümlenebileceği-
İpotekli malın satış bedelinin limite ulaşmaması halinde, satış bedeli ile limit arasındaki farkın asıl borçlu yönünden rehin açığına konu olabileceği- Muhtıraya esas alınan iflas erteleme davasında verilen kısa kararda “... ancak rehinli ve ipotekli alacaklar için, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile yapılan takipler için alacaklı tarafın satış talep etmesi ve satış gününün icra müdürlüğünce tayini halinde erteleme süresinden kalan süre için işleyecek faizin ipotekle karşılanamayan kısmının icra müdürlüğü tarafından hesaplanacak faizinin davacı tarafça teminatlandırılması halinde satışın durdurulmasına, aksi takdirde satışın durdurulamayacağına” şeklinde karar verilmiş olup alınan erteleme kararıyla satışı gerçekleştirilemeyecek ipotekli malın bedelinden mahrum kalınacağından, rehinle karşılanamayacak faizler için rehinli malın muhammen bedeli matrah alınması gerektiği- Alacaklının icra dosyasında yer alan talebinde de belirtildiği üzere, iflasın ertelenmesi kararı içeriğine göre “alacaklı tarafın satış talep etmesi ve satış gününün icra müdürlüğünce tayini halinde” hükmü gereği maddede yazılan teminatın hesabı alacaklı vekilince satışın talep edildiği tarihten başlatılması gerektiği- Bu teminatın hesaplanmasında mahrum kalınacak olan değerin, ipotekli malın muhammen değeri olarak esas alınması ve faizin erteleme süresinin sonuna kadar hesaplanması ve muhtıranın buna göre düzenlenip gönderilmesi gerektiği-
Boşanma davasında lehine hükmedilen ve tahsil edemediğini iddia ettiği nafaka, maddi ve manevi tazminat vs. hakları yönünden eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu ve bu nedenle davacının dava ve taraf ehliyetine sahip olduğu- Yerel mahkemenin, davacının muvazaa hukuksal nedenine dayalı senet iptali talebini gözardı ederek yazılı şekilde karar vermesinin isabetli olmadığı-
Mahkemece davacı 3. kişi tarafa takip borçlusunu davaya dahil etmesi için HMK. mad. 119 uyarınca tensibin tebliğinden itibaren 1 haftalık kesin süre verilmişse de, davacı tarafa verilen kesin süreye uyulmaması durumunda ''mevcut taraf ve delil durumuna göre yargılamanın sürdürüleceği" ihtaratı yapıldığı halde, süreye uymayan davacı taraf aleyhine ihtarata aykırı olarak davanın reddine kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu-
Haciz tarihi itibariyle taşınmaz malikinin şikâyetçi üçüncü kişi olduğu, bu taşınmaz üzerinde ilerde borçlu lehine doğacak bir hakkın haczi mümkün olmadığı, borçlu ile şikâyetçinin düzenlediği kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayalı olarak, ileride koşullar tahakkuk ettiği taktirde, borçlu adına tescili yapılacak yer için haciz konulması usulsüz olduğu, şikâyetçinin tapu kaydı malikin olması nedeniyle şikâyette hukuki yararı bulunduğu mahkemece, şikâyetin kabulü ile hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesi isabetli olduğu-
K. taktirine itiraz ve satışın durdurulması istemi üzerine icra mahkemesince verilen kararların kesin nitelikte olduğu- Meskeniyet şikayeti üzerine icra mahkemesince verilen kararın temyizi kabil olduğu-
İstihkak davasına bakan icra mahkemesinin (tetkik merciinin) «dava konusu hacizli malın satışının durdurulmasına» karar verebileceği–
Mali yönden ödeme güçlüğü içinde bulunan borçlu bakımından çok kere büyük bir meblağ teşkil eden hakediş bedellerinin, alacaklı bankalar tarafından mahsup edilerek kendi alacaklarını tahsil etmelerinin, borçlarını ödemek suretiyle alacaklıların iflas tasfiyesine göre daha iyi bir şekilde ve eşit koşullar altında tatmin etmeye yönelik konkordato ile ulaşılması öngörülen hedefe uygun düşmeyeceği- İİK. mad. 287 uyarınca, mahkemenin borçlunun malvarlığının muhafazası için gerekli gördüğü bütün tedbirleri alacağı- Borçlu şirketlerin kendi hesaplarına , geçici mühletin ilan tarihi ve sonrasında gelecek olan hakediş bedellerinin ve alacaklarının bankalar tarafından kendi alacaklarına mahsup edilmemesi yönünde, hakediş bedellerinin ve alacaklarının konkordato projesi çerçevesinde ve konkordato komiseri denetiminde kullanımının sağlanması için ihtiyati tedbir kararı verilmesinin konkordatonun amacına uygun düşeceği- Borçlu şirketlerin aynı ek tedbir talebindeki , paraların başka hesaplara yatırılmasına yönelik istemi yönünden haklılığını gerektirir bir durumun mevcudiyeti ve ihtiyati tedbir şartlarının ise oluşmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.