300.000,00 TL muhammen bedelli taşınmazın 300.500,00 TL'ye satıldığı, borçlunun şikayet dilekçesinde kıymet takdirinin usulsüz tebliğ edildiğini ileri sürmüşse de taşınmazın kıymetinin düşük takdir edildiği yönünde bir iddiasının bulunmadığı, bu durumda zarar unsuru gerçekleşmemiş olup, borçlunun ihalenin feshini istemekte hukuki yararının olmadığı, mahkemece istemin bu nedenle reddi yerine işin esasının incelenerek sonuca gidilmesi doğru değil ise de sonuçta istem reddedildiğinden mahkeme kararının sonucu itibariyle doğru olduğu, ancak İİK'nun 134/2. maddesi uyarınca işin esasına bu nedenle girilmemiş olacağından şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilmesi isabetsiz olup, kararın bu nedenle bozulmasının gerekeceği-
Kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte «borca itiraz»ın ödeme emrinin tebliğinden itibaren 5 gün içinde icra mahkemesine yapılması gerekeceği—
Borçlunun muristen intikal edecek taşınmaz hissesine haciz konulduktan sonra, aynı taşınmaz hissesine uygulanan ikinci haciz ile konulan ilk haczin düşeceği, bu talebin ilk hacizden vazgeçme anlamına geleceği-
Borçlu şirket adına çıkarılan satış ilanı tebligatının “.... adresine tebliğe çıkarıldığı, “muhatap adresten ayrılmıştır yeni adresi tespit edilememiş olup tebliğ imkansızlığı nedeni ile çıkış merciine iade” şerhi ile iade edilmesi üzerine ticaret sicilinde kayıtlı ... bu adrese T.K. 35’e göre satış ilanının tebliğ edildiğinin görüldüğü, ancak borçlu şirketin dava dilekçesinde şirketin adreste hala ikamet ettiğini, posta memurunun adrese hiç gitmeden şerhi yazdığını iddia ettiği ,dosya içerisinde bulunan ... İl Emniyet Müdürlüğü'nden alınan ......... tarihli cevabi yazıda, borçlu şirketin,...... adresinde faaliyetine devam ettiğinin bildirildiğinin, dolayısıyla borçlu şirketin tebligatların çıkartıldığı ticaret sicili adresinden taşındığının tespit edildiğinin görüldüğü, bu durumda, borçlu şirketin, ticaret sicili adresine çıkartılan tebligatın ‘ayrıldığından’’ bahisle iade edilmesi üzerine, TK’nun 35. maddesine göre yapılan tebligatın usulsüz olduğunu söyleyebilme olanağının olmadığı-
İİK.'nun 169/a maddesi uyarınca 'itirazın kabulü' halinde alacaklının, takip konusu alacağın %20sinden aşağı olmamak üzere tazminatla sorumlu olacağının belirlendiği, buna karşın maddede 'para cezası' na ilişkin bir hüküm olmadığı halde mahkemece alacaklının para cezası ile sorumlu tutulamayacağı-
Takibin dayanağı olan bonoda alacaklının lehtar, borçlunun ise keşideci olduğu ve bu durumda, lehtar ile imzaya itirazı kabul edilen keşidecinin doğrudan ilişki içinde olduğu belirlendiğinden, alacaklının keşideci imzasının adı geçene ait olup olmadığını bilebilecek durumda olduğunun kabulü gerekeceği, keşideci imzasının borçlunun eli ürünü olduğunu kontrol etmeden ya da imzanın huzurunda atılmasını sağlamadan bonoyu alan alacaklı imzaya itirazı kabul edilene karşı başlattığı takipte ağır kusurlu kabul edileceğinden tazminat ve para cezası ile sorumlu tutulması gerekeceği-
Cgk şehir ve kasaba içinde av tezkeresiz av tüfeği taşımanın TCK 549 a uyan yasak bir eylemi oluşturup oluşturmadığı konusunda görüşünü açıklamadığından sorunun Yargıtay içtihadı birleştirme ceza bölümü genel kurulunda görüşülmesinin gerekeceği- ( TCK. 549 1949/5435 sk. İle değiştirildi. )

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.