12. HD. 06.06.2023 T. E: 2068, K: 3994
Disiplin ve tazyik hapsinin bir "hapis" cezası olmadığı, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 2. maddesinde tanımlanan "disiplin hapsi" kavramı içinde kaldığının anlaşılmasına göre, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 71. maddesinde düzenlenen ceza zamanaşımının kesilmesine ilişkin hususların disiplin hapsi mahiyetinde olan tazyik hapsi için geçerli olmadığı-
Hakimlerin hukuki sorumluluğunun HMK. mad. 47'de öngörülmüş olduğu- İcra mahkemesi kararlarının hüküm ve sonuç doğurması için kesinleşmesine gerek olmadığından, icra mahkemesi kararı ile "ödeme emrinin iptali"nin sonucu olarak taşınmaz üzerindeki haciz kalkmış olacağı ve bu kararın icra müdürlüğüne ibrazı ile mahcuz taşınmaz mülkiyeti üçüncü kişi üzerinde iken, haczin terkin edilmiş olduğu- Alacaklının takip konusu alacağını alıp almayacağı henüz belli olmadığından ve alacaklının tasarrufun iptali davası açabilme, borçlunun başka mal ve alacakları üzerine haciz koydurabilme ve alacağını tahsil edebilme imkanı varken takip dosyası işlemsiz bırakılarak bu davanın açıldığı görülmekte olup davacı vekilinin "geçici veya kesin aciz belgesi almadıklarını İİK'nun 277 ve devamı hükümlerine göre tasarrufun iptali davası da açmadıklarını" beyan ettiği de anlaşıldığından, icra hakiminin davaya konu kararı ile bir zararın meydana geldiğinin söylenemeyeceği-
İhalenin feshi talebinin reddine karar verilmesi halinde mahkeme davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum edeceği, yasanın bu hükmü emredici nitelikte olup kamu düzenine ilişkin bulunduğundan mahkemece re’sen uygulanması gerektiği, kamu düzenine aykırılıkta aleyhe bozma ilkesi nazara alınamayacağından, mahkemece ihalenin feshi istemi reddedilen şikayetçi aleyhine para cezasına hükmedilmesi gerektiği-
Borçlu-sanıklara ait işyerlerinin, borçlu-sanıklar tarafından devredilip devredilmediğinin, devredilmişse kime ve hangi bedelle devredildiğinin, diğer taraftan borçlu-sanıkların sahip oldukları araçları başkalarına satıp satmadığının, satılmışsa kime ve hangi bedelle ve haklarında başlatılan icra takibinden ne kadar süre önce satıldığının, ayrıca bunun alacaklılara zarar vermek kastıyla yapılıp yapılmadığının ve borçlu şirketin başkaca mal varlığının bulunup bulunmadığının araştırılarak, sanıkların hukuki durumlarının takdir edilmesi gerekeceği-
İİK.nın 129/1. maddesine uygun bir şekilde taşınmazın kesinleşen kıymet takdiri üzerinden ihaleye çıkartıldığı, muhammen bedelin %50'si ve paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını da karşılayacak şekilde satıldığı, İİK madde 126'ya uygun ilanın yapıldığı, İİK madde 128/a-3.fıkrası uyarınca kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl geçmeden ihalenin yapıldığı, İİK madde 114/2 cümle uyarınca satış ilanının elektronik ortamda da yapıldığı, internet ortamından teklif verilmediği, resen yapılan değerlendirmede de kamu düzenine ilişkin herhangi bir fesih sebebi de bulunmadığı- Ölçülülük ilkesi de nazara alınarak ihale bedelinin %10'u olarak belirlenen para cezasının %5 oranında belirlenmesinin hak, nesafet ve ölçülülük ilkelerine uygun olacağı-
Şikayetçi şirketin, taşınmazın eski maliki olup ihale tarihinde taşınmazını ipotekle birlikte .. sattığından tapu sicilindeki ilgili sıfatına haiz olmadığı, İİK.nun 134/2. maddesinde ihalenin feshini isteyebilecek ilgililer sınırlı olarak sayılmış olup, şikayetçinin, ihaleye pey süren kişi de olmadığı, bu durumda şikayetçi şirketin aktif husumet ehliyeti bulunmadığından işin esasına girilmeden mahkemece şikayetin bu nedenle reddi gerekeceği-
Prime esas kazancın tespiti talebiyle açılan ve bölge adliye mahkemesince işçilik alacaklarına ilişkin davada verilen kararın ispata yeterli olmadığı, yazılı delil ya da yazılı delil başlangıcı olmaksızın tanık beyanları ile davanın kısmen kabulüne karar verilemeyeceği gerekçesiyle istemin reddine karar verilen eldeki davada davalı şirkette ithalat-ihracat müdürü olarak çalışan davacının 12.06.2010-12.12.2012 tarihleri arasında ne kadar ücret aldığına ilişkin özellikle Türkiye İstatistik Kurumundan (TÜİK) sorularak emsal ücret araştırması yapılması ve tüm deliler bir arada değerlendirilerek güçlü delil olduğu belirtilen işçilik alacakları ile ilgili kesinleşmiş mahkeme kararı ve ithalat ihracat müdürünün asgari ücret ile çalışmasının hayatın olağan akışına uygun olmadığı da gözetilerek sonucuna göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplandığı-
Mahkemece "satış ilanlarının", kendilerini vekille temsil ettirdikleri halde borçlu asillere gönderildiği ve bunun da tek başına ihalenin feshi nedeni olduğu gerekçesiyle verilen "şikayetin kabulüne ve ihalenin feshine" dair kararın ihale alıcısı tarafından temyiz edilmemesi ile, kendisi için ihalenin feshine ilişkin icra mahkemesi kararı şekli anlamda "kesin hükme" dönüşmüş olduğundan bu kararın özel dairenin bozmasından sonra ihale alıcısı lehine sonuç doğurmayacağı gibi, yerel mahkemenin direnme kararını da ihale alıcısının temyiz etme hakkı ortadan kalkmış olduğundan, ilk kararı temyiz etmeyerek kendisi için şekli anlamda kesin hükme dönüşen direnme kararını ihale alıcısının temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekeceği-
Karar düzeltme dilekçesinin Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde yapılması gerektiği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.