Kötü niyetli olmasa da alacaklı tarafından yasadaki boşluktan yararlanılarak bir ilamdaki haklar için ayrı ayrı takip başlatılarak sebepsiz zenginleşmeye neden olacak şekilde fazladan avukatlık ücreti talep edilmesi, davacı borçlu tarafa fazladan yargılama giderleri yükletilmesine neden olunması hakkın kötüye kullanılması olup, hukuk düzeni tarafından korunamayacağı-
Takas talebinin alacaklıya ulaştığı anda geriye yönelik olarak hukuki sonuç meydana getireceğinin kabulü gerekeceği- İlama dayalı takas itirazının icra mahkemesinde her zaman ileri sürülebileceği-
İlamda faize ilişkin hüküm bulunmaması halinde, alacaklının karar tarihinden itibaren değişen oranlarda yasal faiz istenebileceği-
Tazminat isteminin, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğradığı ve tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımının uygulanacağı- Tazminat davasının, ceza kanunları gereğince süresi daha uzun zamanaşımı süresine tabi, cezayı gerektiren bir eylemden doğmuş olması halinde, ceza zamanaşımı süresinin uygulanacağı ve somut olayda ise tazminatı gerektiren dava konusu olayla ilgili davalı hakkında ceza davası açılmış ve yapılan yargılama sonucu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğinden dava, ceza zaman aşımına tabi olup, dava tarihi itibariyle henüz ceza zaman aşımı süresi dolmadığı için ilk derece mahkemesince esas incelenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçeyle davanın zaman aşımından reddine karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu-
Takibe dayanak yapılan ilamda malikin, taşınmazın mülkiyetini idareye bırakılması karşılığında tazminat tabelinde bulunduğunun anlaşıldığı, her ne kadar mahkemece, hüküm fıkrasında, el konulan taşınmazın mülkiyetinin tapudan yol olarak terkinine karar vermişse de ilamdaki bu hükmün, kamulaştırmasız elatma tazminatının yasadan doğan sonucu olup taşınmazın aynının ihtilaflı olduğunu göstermeyeceği, bu nedenlerle, dayanak ilam tazminat alacağına ilişkin olup, HUMK.nun 443/4. maddesi gereğince ilamın infazı için kesinleşmesine gerek bulunmadığı-
Boşanma kararının "eklentisi" olan yoksulluk, iştirak nafakası, maddi-manevi tazminat, yargılama gideri ve vekalet ücreti de aynı kurala tâbi olup, icra takibine konu edilebilmesi için boşanma hükmünün kesinleşmesi gerektiği- Takip talebi ve icra emrinin toplam alacak hesaplamasından sonraki açıklama kısmında dayanak ilam hükmünün belirtildiği görülmüş olup, takibe konu olan nafakaların "tedbir nafakası" niteliğinde olduğu anlaşıldığından anılan nafakanın tahsili için takip dayanağı ilamın kesinleşmesinin gerekmeyeceği-
Üçüncü kişiye gönderilen 1. haciz ihbarnamesine yönelik “itirazın iptali” için, takip borçlusunun, icra mahkemesine şikayet yoluyla başvuramayacağı-
Borçlu vekili adına işyeri adresine gönderilen gerekçeli karar tebligatının, "belli bir yerde mesleğini devamlı olarak icra eden gerçek kişiler" yönünden tebligatın yapılma usulünü düzenleyen Tebligat Kanunu'nun 17. ve Tebligat Yönetmeliği'nin 26. maddesi hükümlerinin uygulanması suretiyle tebliğ edilmesi gerektiği-
Takip dayanağı F. ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi ilamının, FSEK hükümlerine dayalı olarak açılan maddi ve manevi tazminat davasına ilişkin olduğu bilinerek, ilam tarafların hukuki durumunda sicil ve kayıtlarda değişiklik yaratacak nitelikte olmadığından ve hakkın özü ile ilgili olmayıp, malvarlığında değişiklik yaratacak nitelikte olduğundan ilamın kesinleşmeden takibe konulabileceği-
«İlâmın kesinleşmeden takip konusu yapılamayacağı»na ilişkin şikâyetin, süreye bağlı olmadığı–
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.