Poliçenin davalı bankaya alacağın temliki yoluyla devredildiğinden bedelsizlik definin alacaklıya karşı ileri sürülebileceği, davanın dayanağı olan .......... tarihli temlik sözleşmesinin mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 162 vd. maddelerinde yer alan alacağın temliki hükümlerine göre düzenlendiği, aynı Kanunun 125. maddesi uyarınca kanunda başka surette hüküm mevcut olmadığı takdirde her davanın 10 senelik zaman aşımına tabi olduğu, temlik tarihi olan 2008 yılından davanın açıldığı tarihe kadar 10 yıllık zamanaşımı süresinin geçmediği-
Şirket temsilcisinin şirket kaşesi (ünvanı) altına atacağı tek imza ile şirketi borçlandıracağı, temsilcinin şirket kaşesi dışında ikinci bir imzasının bulunması halinde bu imzanın şahsen kendisini senet bedelinden sorumlu hale getireceği—
Aval için imzanın yeterli olup, ad ve soyadın yazılmasının gerekmeyeceği- Aval veren kimsenin kimin için taahhüde girmiş ise onun gibi sorumlu olacağı- Şirket temsilcisinin şahsen sorumlu olması için şirket kaşesi dışında ayrı bir imzasının bulunması gerektiği-
Teminat amaçlı verilen senetten kaynaklı başlatılan takip nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti isteği-
İcra takibi kayıtsız, şartsız borç ipoteğine değil de, somut olayda olduğu gibi üst sınır (limit) ipoteğine dayalı olarak başlatılmış ise alacaklı bankanın, ancak maddede sözü edilen krediler nedeniyle borçluya İİK.nun 68/b anlamında hesap özeti veya kat ihtarı tebliğ ettirmiş (veya tebliğ ettirmiş sayılabilmiş) ise ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı takip yapabileceği, icra takibine dayanak ihtarnamelerde söz edilen “cari hesap sözleşmesi” bankaların kullandırdığı İİK.nun 150/ı- maddesinde yazılı nitelikte bir kredi sözleşmesi olmadığından ve alacağın varlığı ile muaccel olup olmadığı hususu yargılamayı gerektirdiğinden ilamlı icra yolu ile takibe konu edilemeyeceği-
Alacaklı Vakıflar Bankası'nın 4389 Sayılı Yasa'nın ek 5. maddesi kapsamına girdiği için Tebligat Kanunu'nun 35/son maddesinde yer alan kamu kurum ve kuruluşlarından olduğu ve bu nedenle sözleşmedeki adresini değiştiren borçlunun bu değişikliği alacaklı bankaya bildirmediğinden mevcut adresine Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre yapılan tebliğ işleminin usulüne uygun olduğu-
Birbirini takip eden -birden fazla- vadeyi içeren poliçelerin hükümsüz olduğu—
Aval verenin, senedi tedavüle çıkarılamayacağı—
Dava konusu senette “malen” kaydının bulunduğu, her ne kadar mahkemece davalı tarafın senedin düzenleme sebebini talil ettiği kabul edilerek ispat külfeti davalıya yüklenmiş ise de somut olayda davalının Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği ifade gözetildiğinde dava konusu senedin davacıya satılan inşaat malzemesinin bedeli karşılığında verilen çeklerin ödenmemesi nedeniyle alındığı beyanı karşısında talilden söz edilemeyeceğinin kabulü gerekeceği, bir an için davalının beyanları talil olarak kabul edilse bile davacı da teminat iddiasında bulunduğuna göre olayda çift taraflı talilden söz edilebilir ki çift taraflı talilde ispat yükünün yön değiştirmeyeceği, davacı vekilinin dava konusu senedin imzalı ve boş olarak verildiğini ve sonradan anlaşmaya aykırı şekilde 50.000 TL miktar yazılarak takibe konulduğunu iddia ettiğine göre boş senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasını yazılı delil ile ispatlamak zorunda olduğu- Davacı dava konusu senedin avalisti olup dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK'nın 614/2 md'si uyarınca; “Aval veren kimsenin temin ettiği borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa dahi aval verenin taahhüdü muteberdir” hükmü karşısında senette şekil noksanı bulunmadığına göre aval veren davacı hakkındaki davanın da kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu-
Her iki takibin de tarafları, alacak dayanağı ve miktarı ile ipoteğin paraya çevrilmesi istenen taşınmaz aynı olup ilk takipten vazgeçilmeden, aynı alacak ile ilgili olarak yeniden takip yapılmasının mümkün olmadığı, ayrıca ipotek hakkının bölünmezliği ilkesi gereğince alacaklının, ipotek ile teminat altına almak istediği tüm alacağını aynı takip dosyasından talep ederek ipoteğin paraya çevrilmesini talep etmesi gerektiği, zira takip konusu taşınmazın satışı gerçekleştiğinde taşınmazda yer alan ipotek çözülmekle teminat oluşturmaktan çıkacağı, ipotek bir kez kullanılmakla artık aynı ya da farklı bir borcun teminatını oluşturamayacağından sırf ipotek şerhinin tapudan fek edilmemesi nedeniyle aynı ipoteğin, borçlunun alacaklı nezdinde doğmuş doğacak tüm borçlarının teminatını oluşturmayacağı gibi tahsilde tekerrür olmamak üzere takip başlatılmış olmasının da sonucu değiştirmeyeceği dolayısıyla İlk Derece Mahkemesince takibin mükerrer olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı- İtirazın iptali davasında alacağın esasına yönelik bir inceleme yapılmadığı, itirazın iptali isteminin mükerrer takip gerekçesiyle reddine karar verildiği anlaşılmakla, kötü niyet tazminatı talep koşulları oluşmadığından davalıların kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmesinde de bir isabetsizlik bulunmadığı- Davalı ............. vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, somut olayda dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verildiğine göre, davalılar lehine nispi vekâlet hükmedilmesinin doğru olmadığı-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.