Hükmün bozulmasından sonra davanın ıslah edilmesinin mümkün bulunmadığı- Dava konusu 9 numaralı dairenin arsa payının yapılan yargılamalar sonucunda henüz kesinleşmeyen karar ile arsa sahiplerine özgülendiği anlaşıldığından, davacının dilekçesinde "hukuki imkansızlık nedeniyle 9 numaralı dairenin arsa payı yerine yükleniciye düşen 7 numaralı bağımsız bölümün arsa payının tapusunun iptali ile davacı adına tescilini, bu talepler yerinde görülmezse çoğun içinde az da vardır ilkesi gereğince ayni hak talebimiz içinde sözleşmeye uygun teslimi yapılmayan taşınmazın değerlerinin tespit edilerek davacıya verilmesini" talep ettiği, davacının bu talebinin yargılama sürecinde oluşan yeni duruma göre davanın açıklanmasından ibaret olduğu, kısaca davacı davasını açıklamak suretiyle davasını tapu iptali ve tescil ikinci kademede ise tazminat talep ettiğinden tazminat talebinin değerlendirilip incelenmesi gerekeceği-
Tapu siciline güven ilkesi gereğince, kişinin sicilin dayanağını oluşturan kayıt ve belgeleri inceleme yükümlülüğünün olmadığı. davalıya taşınmazın satışına ilişkin resmi akit tablosunu inceleme mükellefiyeti yüklenemeyeceği- Resmi satış aktinin düzenlenmesinin, tapuda devir yapılmadığı sürece mülkiyet hakkını doğurmayacağı-
Mirasçılardan birinin veya birkaçının terekeye dahil malı tasarruf etmesinin (MK. 599. maddesi hükmüne göre «diğer mirasçılar adına cereyan eden tasarruf’ tüm mirasçılar adına olduğundan) o mirasçı veya mirasçılara göre, bağımsız olarak iktisap hakkı sağlamayacağı-
Kazanılmış hakkın olduğu gözetilerek TMK.nun 713/2. maddesi bakımından dosya incelendiğinde; davanın TMK.nun 713/2 maddesinde yazılı ölüm sebebine dayanılarak açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davası olduğu, mahkemece iddia ve savunma çerçevesinde toplanan delillerin değerlendirilmesi, nizalı-davalıya satış tarihine kadar hukuki kıymetini yitirdiği iddia edilen paylar tapuda satın alındığına göre davalının TMK.nun 1023. ve 1024. maddelerine göre durumunun tartışılmasının, ondan sonra oluşacak sonuç ve dosya kapsamına göre davanın esası bakımından bir karar verilmesinin gerekeceği-
8. HD. 12.03.2019 T. E: 377, K: 2543-
İdare tarafından 3621 s. K. mad. 9 uyarınca "kıyı kenar çizgisi" haritasının düzenlenip, düzenlenmediği araştırılması ve üç jeologtan oluşturulacak uzman bilirkişi kurulu ve Tapu Fen Memuru aracılığıyla yerinde keşif yapılması; harita düzenlendiğinin ve davanın taraflarını bağlayan bir içerik kazandığının anlaşılması durumunda kıyı kenar çizgisi idarenin düzenlendiği harita ya değer verilerek saptanması gerektiği-
Taraflar arasındaki birleştirilen tapu iptali, tescil ve kooperatif ortaklığının tespiti davaları-
Terditli olarak açılan, İİK.mad. 277 vd.na göre "tasarrufun iptali", olmadığı takdirde TBK'nun 19. maddesine dayalı muvazaalı işlemlerin iptali isteğine ilişkin davanın, tasarruf konu mal konusu taşınmaz olsa bile, davalı borçlu veya davalı üçüncü kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerektiği- Basit yargılama usulüne tabi olan tasarrufun iptali davasında yetki itirazının en geç dava dilekçesinin tebliğ tarihinden itibaren iki haftalık cevap süresi içerisinde yapılması gerektiği-
Davacı, dava dilekçesinde .. 15 parsel sayılı taşınmazın satış vaadi sözleşmesine uyarınca adına tescilini ikinci kademede de rayiç değerinin tahsilini talep etmiş, tapu kayıtlarından bu taşınmazın tarla niteliğiyle dava dışı Köy adına kayıtlı iken satış yoluyla davalı adına tescil edilerek, aynı tarihte 442 s. Köy Kanunu'nun 3367 s. K. ile değişik ek 13/son maddesi uyarınca 10 yıl süreyle devir ve temlik yasağı getirilmiş olduğu ve taşınmazda yapılan imar uygulaması sonucu ... 16 parsel olarak 1726/2400 payı davalı, 674/2400 payı da Hazine adına tescil edilmiş olduğu, daha sonra, taşınmazın bulunduğu Köyünün tüzel kişiliği kaldırılarak mahalle statüsü verildiği anlaşılmış olup, davacının dayandığı satış vaadi sözleşmesi sözleşmeye konu taşınmazın tapu kaydında devir ve temlik yasağı bulunmaktaysa da, dava açılmadan önce yürürlüğe giren 442 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi uyarınca tapu kaydındaki devir ve temliki önleyen sınırlandırma hükümsüz duruma dönüşmüş olduğundan ve  dava açılmasından sonra sınırlandırma sona ermekte olduğundan, davacının dayandığı satış vaadi sözleşmesinin ifa olanağının bulunduğu, bu nedenle, davacının öncelikli isteminin değerlendirilmesi gerekirken, ikinci kademedeki isteminin hüküm altına alınmasının hatalı olduğu-
Adli yardımın, 1086 sayılı HUMK.'nun 465. ila 472. maddelerinde ( 6100 sayılı HMK'nun 334 ila 340.maddelerinde ) düzenlenmiş olup, fakir bir kimsenin bir davanın gerektirdiği oldukça kabarık olan harç ve masrafları karşılayamaması durumunda bu mali külfetten geçici olarak muaf tutulması olduğu-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.