Her ne kadar mahkemece, murisin terekesinin pasifi bulunmadığından davanın reddine karar verilmiş ise de; alacaklı şirketin davacılar adına başlatmış olduğu takibin, murisin borcundan kaynaklanıp kaynaklanmadığı yönünden yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya yeterli olmadığı, mahkemece, davacıların mirasın reddinin tespitini talep etmelerinde hukuki yararları bulunduğu da göz önüne alınarak davanın dayanağı olan icra dosyasındaki borcun dayanağının muristen kaynaklanıp kaynaklanmadığı kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlendikten sonra hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davalı tarafından açılan menfi tesbit davasına ilişkin mahkeme kararının kesinleşen sonucunun bekletici mesele yapılarak, borcun varlığının tesbiti halinde davacı alacaklıya borçlu hakkında alınmış aciz belgesi veya İİK'nun 105. madde kapsamında bir haciz tutunağının sunulması için süre verilmesine, aksi halde yani davacının alacağının olmadığının anlaşılması halinde, davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verilmesi gerekeceği-
Taraflar arasındaki ilişkinin menkul satış sözleşmesi olduğu, davalının davacıdan kumaş satın aldığı, alınan kumaşlarda renk farkı şeklinde açık ayıbın bulunduğu, ancak bu ayıbın süresi içinde davacıya ihbar edilmediği, davalının ayıba karşı tekeffül hükümlerinden yararlanamayacağı, bu sebeple ayıp sebebiyle uğranıldığı iddia edilen zarar talebini içeren karşı davanın reddi gerektiği, davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 50.120,65 TL alacağının bulunduğu, takip tarihinden sonra 12.03.2014 tarihinde davalı tarafından 28.520,66 TL davacıya ödemede bulunulduğu, bu miktarın talep edilen rakamdan düşülmesi gerektiği, sonuç itibariyle davacının 21.599,99 TL alacağının kaldığı, bu miktara takip tarihinden itibaren % 11,75 oranından başlamak ve talebi aşmamak üzere değişen oranlarda avans faizi yürütülmesi gerektiği, takip tarihi ile kısmi ödemenin yapıldığı tarih arasında işleyen faiz, icra harç ve masrafları ile icra vekalet ücretinin İcra Müdürlüğü’nce infazda dikkate alınması gerektiği, asıl dava itirazın iptali davası olduğundan takipten sonra ve davadan önce 12.03.2014 tarihinde davalı tarafından yapılan 28.520,66 TL ödeme nedeniyle bu miktar yönünden davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı, hükmolunan alacağın faturalara dayanması nedeniyle likid olduğu gerekçesiyle, asıl davanın 21.599,99 TL alacak üzerinden kısmen kabulüne, bu miktar üzerinden % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, takipten sonra yapılan 28.520,66 TL’lik ödeme açısından davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığından davacının iş bu kısma ilişkin isteminin dava şartı yokluğundan reddi gerektiği-
İcra takibine vaki itirazın iptali davasında, davalı tarafın sunduğu 22.000,00 TL bedelli makbuzun BK. mad. 86'ya göre borca mahsuben yapıldığını kabul ettiği- Takip tarihi itibariyle davacının isteyebileceği faiz alacağının saptanarak davadan önce yapılan ödemenin dava açmadaki hukuki yararı etkileyip etkilemediği üzerinde durulması gerektiği-
Taşınır rehininin paraya çevrilmesi için ilamsız icra takiplerinde asıl borçlu ve rehinli taşınır maliki bakımından zorunlu takip arkadaşlığı olduğu- Davacı tarafından sadece asıl borçlu hakkında başlatılan icra takibi usulüne uygun addedilemeyeceğinden, davalının münhasıran gemi maliki sıfatına dayalı olarak takibe ve hacze dilekçeyle itirazda bulunmasının haklı nedenlere dayalı olduğunun kabulü ile alacaklı tarafından açılan davanın reddi gerektiği-
İhalede satın alıp adına tescil ettirdiği taşınmazın, daha sonra taraf olmadığı davalar sonucunda, icra takibinin iptal edilip yeniden borçlu adına tescili nedeniyle uğradığı zararların giderilmesi için alıcının tazminat davası açabileceği—
Türk Medeni Kanunu'nun 652. maddesinde; eşlerden birinin ölümü halinde tereke malları arasında ev eşyası veya eşlerin birlikte yaşadıkları konut varsa sağ kalan eşin bunlar üzerinde kendisine miras hakkına mahsuben, mülkiyet hakkı tanınmasını isteyebileceğinin hükme bağlandığı, davacının bu yasal hakkını kullanabilmesi için taşınmazın aile konutu olduğunun tespitini istemekte hukuki yararının olduğu-
Mükerrer kaydının iptali istenilenin, -dava tarihi itibariyle- sağ ve ergin(reşit) bir kişi olduğu, nüfus kütüğüne oğlunun iki kez kaydedilmiş olması davacı annenin haklarını -dolaylı da olsa- etkileyeceğinden mükerrer kaydın iptalini istemekte hukuki yararı bulunmakla birlikte; kamu düzenini de ilgilendiren böyle bir davayı, kaydının iptali istenen kişinin açmasının gerekeceği-
İş hukukundan kaynaklanan alacaklar bakımından baştan belirli veya belirsiz alacak davası şeklinde belirleme yapılamayacağı- Davacı, çalışma süresini, kendisine en son ödenen aylık ücret miktarını, tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatleri belirleyebilecek durumda olduğundan, taraflar arasında, tazminat alacaklarına hak kazanıp kazanmama noktalarında var olan uyuşmazlık da, söz konusu tazminat alacaklarını belirsiz alacak haline getirmeyeceği-

İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.