Öncelikle direnme kararının vekilini azletmiş bulunan birleşen davanın davalısı … Mümessillik Tekstil Sanayi ve Pazarlama Ticaret Anonim Şirketi’ne yöntemine uygun olarak tebliği ile temyiz süresinin geçmesinin beklenmesi; kararın temyiz edilmemesi halinde bu şekliyle, temyizi halinde ise devamı işlemler de tamamlanarak ondan sonra dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmesinin gerekeceği-
E.tmanın önlenmesi, yıkım ve ecrimisil isteklerine ilişkin davada, bilirkişi raporunda davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı belirtilmiş olmasına karşın davacının davaya konu ettiği kısmın farklı bir yer olma ihtimali de bulunduğundan HMK. mad. 27 uyarınca taraflara duruşma gününü içerir tebligat çıkartılmadan evrak üzerinden inceleme yapılıp yazılı şekilde karar verilemeyeceği-
Mahkemece, her ne kadar Dairemizin bozma ilamına uyulmuş ise de; 22.07.2020 yürürlük tarihli 7251 sayılı Kanun ile değişen 6100 sayılı HMK’nın 177/2. maddesi ile Yargıtay’ın bozma kararından sonra tahkikata ilişkin bir işlem yapılması halinde, tahkikat sona erinceye kadar da ıslah yapılmasının mümkün hale getirildiği, sonradan aynı hususta bir kanun çıkarılmış olmasının usuli kazanılmış hakkın istisnası olduğu, usule ilişkin kanun değişikliğinin derdest davalara da uygulanması gerektiği, mahkemece verilen nihai karardan sonra değişiklik yapılmış olsa dahi, bu değişikliğin uygulanmasında zorunluluk bulunduğu Yargıtay kararlarıyla açıklandığı, açıklanan tüm bu nedenlerle mahkemece ıslahla arttırılan talebin de değerlendirilerek, sonucuna uygun karar verilmesi gerekeceği-
Dava konusu taşınmaz, imar planında okul yeri olarak ayrılmış olup, fiili el atma olmadığından bedel davasının reddinin gerekeceği-
Davalı borçlu 02.12.2015 tarihli mazeret dilekçesi ile; avukat tutmak üzere değil, avukatının il dışında olduğundan bahisle avukatıyla görüşmek suretiyle savunmasını bildirmek veya avukatı aracılığıyla savunmasını yapmak üzere süre istediği, mahkemece HMK'nun 27. maddesindeki hukuki savunma hakkı kapsamında savunma ve delillerini bildirmek üzere süre ve imkan vermek gerekirken yanlış gerekçe ile savunma hakkını kısıtlar şekilde esastan karar verilmesinin doğru olmadığı-
Davalı, ön inceleme duruşmasına davet edildiği halde gelmese de tahkikat duruşmasına davet edilmesi gerekeceği-
Sanıklara isnat edilen suçun oluşabilmesi için, tasarrufun iptali konulu davanın karar gerekçesinde belirtildiği şekilde “taşınmazın gerçek değeri ile satım değeri arasında fark bulunması” nın yeterli olmayıp, sanıkların eylem ve işlemlerinin, alacaklısını zarara sokmak kastıyla yapılmış olması gerekeceği-
Temyiz aşamasında ilk defa sunulan dekont suretinin yargılamanın başından beri davalının elinde bulunduğunun anlaşıldığı, temyiz aşamasına kadar sunulamama nedeninin açıklanmadığı, delilin sonradan oluşturulmadığı, sonradan delil gösterilebilmesi için HMK. 145'de belirtilen istisnai hâllerin mevcudiyetinin ileri sürülmediği, belgenin sunulmamasının davalının kendi ihmalinden kaynaklandığı, davacının sunulan bu delile içerik olarak karşı çıkmasının sunulduğu tarih itibariyle mümkün olmadığı gözetildiğinde, delili davanın en başından beri var olduğu hâlde yargılama aşamasında ileri sürmeyen davalının, kararın temyizi aşamasında dosyaya yeni delil sunarak bu delil doğrultusunda değerlendirme yapılmasını talep etmesinin mümkün olmadığı- Emsal dosyalarda verilen kararlara göre eldeki davada yol ve yemek ücreti alacaklarının varlığının ispatlandığının kabul edilemeyeceği, bu yönde işyeri uygulamasının olduğunun kabulüne dair yeterli değil olmadığı- Davalı şirket muhasebecisinin posta çeki hesabına ödeme yapıldığı iddia edilerek buna ilişkin PTT makbuzu sunulduğundan, ödeme yapılan kişinin ödemenin yapıldığı tarihte davalı işverenlerden herhangi birinin işçisi olup olmadığının belirlenmesi, davalı işyerinden, ekat belgesi ile ilgili eğitimi vermek ile sorumlu olan kurum ve kuruluşlardan, yapıldığı iddia edilen ödeme ile ilgili bilgi belge temin edilmesi gerektiği-
Davalı vekili kendisine verilen 2 haftalık kesin süre içinde davaya karşı cevapları ile deliller bölümünde tanık deliline dayandığı, tanıkların hangi konuda bilgisine başvurulacağını bildirdiği, tanıklarının isimlerini daha sonra vereceğini beyan ettiği ve tarafların sulh olmadıkları, davalı vekili tanıklarının isimlerini bildirmesi için süre de istediği anlaşıldığından, mahkemece tanık dinlemeden dava hakkında karar vermiş olması hatalı olup, davalı vekilinin iki haftalık kesin süre içinde sunduğu dilekçede tanık deliline dayandığına göre davalı tarafa tanıklarının isimlerini, adreslerini bildirmesi için usulüne uygun süre verilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği-
Vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteği-
İpucu: Bu sayfada "etiketlenmiş" içerikleri görüntülemektesiniz. Arama sonucu sayfasında daha fazla sonuca erişebilirsiniz. İlgili kavramı tüm sitede aratmak ve bu sonuçları görüntülemek için lütfen tıklayın.